share
share this article on digg Linkedin Üzerinde Paylaş Google+ Üzerinde Paylaş Facebook Üzerinde Paylaş
this

Hizmet

0 yorum

Hepinizin bayramı mübarek olsun.Allah haıyırlı mübarek etsin.Malumunuz,Seyda (ks) Seyda i Taği den bahsederken, Ğavs ı Hizan a beslediği muhabbetin zirvede olduğunu ve muhabbet vasıtasıyla yüksek makamları aldığını ifade ederken muhabbetinin iki alametinden de bahsediyordu.O iki alametten birincisi;Ğavs ı Hizan a yapılan hizmet neticesinde belinin kamburlaşması ikincisi ise Ğavs ı Hizan a su getirirken kışın karın altında sağ ayağının baş parmağının kopmasıdır. Bu iki muhabbet alametini beyan ederken Seyda i Taği, aslında muhabbetin kaynağını da ifade ediyor.

Ğavs ı Hizan ; “Üstada yapılan hizmet ve o hizmetten hasıl olan feyz ü istifade hiçbir hizmete denk değildir diyor”. O hizmetlerden hasıl olan feyz ü istifade diğer hizmetlerde de var ama, hiçbirisi ona denk değildir.Bu bağlamda , insanın hedeflediği Allah rızası, belirli maslahatlar, muhabbet temeli üzerine konulmuş, muhabbet te hizmet temeli üzerine konulmuştur.Seyda (ks) bu menakıbı anlatırken ondan alınması gereken ders, muhabbetin asıl kaynağını ve muhabbetin aslında ne kadar yüksek bir gaye olduğunu belirtir.Hülasa iş hizmete dayanıyor.

Tasavvuf u Aliyyede hedeflenilen bir seyr i suluk ve bunun sonucu olarak yüksek makamları elde etme amacı vardır.Fakat bunları hedeflerken insanın, o hedefin dışına saptıracak farklı şeylere kulak asmaması icap ediyor.Nasıl ki bir insan Hacca giderken sadece Allah ve Rıza i İlahi için gidiyorsa Medineyi Münevvereye giderken gaye Peygamber(sav)in rızasını kazanmaksa onun dışında olan hadiselere kulağını tıkaması gerekir. Aynen hakeza tasavvufta ilerleyebilme adına insan kendisine bu manada bir gaye hedeflemesi lazım.Bu gayenin dışında kendisine mani olacak şeylere de gözlerini yumması icap eder. Filankesin şu tasavvufta yaptığı şu davranıştan dolayı ben bu zata karşı muhabbet hissedemiyorum diye ifade edebilmesi veyahut şu tasavvuftan istifade edemiyorum diyebilmesi bu manada büyük bir sıkıntıdır.Aslında böyle düşünen bir kişinin asıl hedefin ne olduğunu görmemesi anlamına geliyor.Nasıl ki Hz Yakup(as) ın HZ Yusuf( as) karşı sınırsız bir muhabbet beslemesi HZ Yusuf (as) kaybolduğunda büyük bir hüzne girmesinin ardından HZ Cibril(as) şöyle bir telkinde bulunuyor.Ey Yakub; bir kalpte iki maşuk olmaz, Allah bunu uygun görmüyor kalbin merkezi Allah a aittir.HZ Yakub(as) – Ey Allahın melaiki ! “Benim için HZ Yusuf (as) maksat değildir benim maksadım ,Yusuf(as) bir aynaydı ve o aynada Rabbimin temaşasını seyrediyordum.Bunun için aynanın şahsına karşı da büyük bir muhabbet besliyordum. Aynamı kaybettim ve Rabbimi de göremiyorum üzüntüm bundan dolayıdır.Nasıl ki Hz Yakub un Hz Yusuf a karşı muhabbetindeki hedefi bu ise insanın tasavvufta hedeflediği şeyde Üstad dır. İkinci bir merhaleden sonra Üstadın arkasından yansıyan Peygamber(sav) ve onun arkasında Rabbül Alemindir.İnsanın bu hedefe kitlenmesi ve bu hedefe mani olacak dış etmenlere karşı da kulağını tıkaması gözünü yumması icap eder.Medine i Münevverede Hac ziyaretinde Seyda (KS) ile beraber ziyarete gidenlere istifade edebilme , zarar görmeme adına burada adeta kulağınız tıkalı gözleriniz kapalı kalbinize gömülecek ve buranın bir paspası haline gelecek, oranın ahalisi sizlerin üzerinize basacak, ağzınızdan bir tık laf çıkmıyacak.Hedefinize bu manada kilitlenmeniz icap eder.Kalbinizi bu manada açmanız icap eder.Elbetteki yapılan şeyler bu manada basit değildir ama unutmamak icap ederki hedeflenen gaye de büyüktür.Yüksek gayeler hiçbir zaman basit şeylerle elde edilemez.Kutsi bir ibadet sayılan Ramazan orucu bile yapılırken zevk duyma , lezzetlenmenin ötesinde büyük bir eziyet gayret vardır.Ama eziyet ve gayretin arkasından bu manada kast edilen hedef ve ibadete ulaşılıyor.Bir gayret , bir zahmet, bir sıkıntı.Büyüklerimiz başımıza gelen hastalık, sıkıntı sizlere hakiki anlamda Allah ın birer memuru olarak gönderilmiş, hakiki olarak gözlerinizi ve kalplerinizi Allah  a açana kadar sabredin diyor.Yüksek bir ifadedir bu.

Allah tarafından sizlere gelen Allah ın bir memuru olarak, belirli bir vazifeli olarak gelen Allah ın rahmeti olarak gelen sıkıntı, masiyet hastalık gibi şeyler hakiki anlamda gözlerinizi kalbinizi açana kadar onlara sabr etmeye gayret edin diyorlar-Ramazan ile nasıl ki hedeflenilen sevaba ulaşabilme adına sabrediyorsak, bu tasavvuf yolunda seyru suluk yaparken belirli maksatlara ulaşmak hedeflenirken ve bu merhaleleri aşarken yol üzerine kurulan şeytan ve nefsin tuzaklaına karşı da bu manada çok uyanık ve teyakkuz halinde olmak lazımdır. Görüyoruz ki Peygamber(as) diğer enbiya ve diğer sadat ı kiramlara bazı şeyleri görme adına , bir meselenin hakikatini idrak etme adına hastalık, musibet, sıkıntı ve değişik imtihan ve bu imtihandan yakın ve uzak akrabalar ve çevrelerinin musallatiyeti ile farkında olamadan hakiki anlamda insana yardımcı olmuştur.İnsan meseleye bir o boyutta bakması lazım.Ben bu seyru suluk u yaparken niçin hiçbir zaman Sadat ı kiram ın maruz kaldığı sıkıntılara maruz kalmıyorum demek lazımdır.Görmüyorsa Allah ın bir lutfudur ama görüyorsa niçin görüyorum dememesi lazım.Ben bu seyru suluk u yaparken benimle beraber olan bu arkadaşlar niçin bana böyle bir sıkıntı veriyor dememek lazım.Zira hedef farklı ise ve bir üstada bağlı olmuşsa Peygamber(sav) e tabi olmuşsa elbetteki o tarafın sünnetinide yapmak icap ediyor.Peygamberin sıkıntı olan sünnetinide yaşamak icap ediyor.Başınızı secdeye koyduğunuz zaman elbette ki Ebu Leheb ,Ebu Cehil gibi insanlar veyahutta samimi dostlarınızla da bu manada bir sıkıntı yaşayabilirsiniz.Eğer bu imtihan aşılmaz ise Ğav ı Hizan diyor ki:”Hakiki mürid muhabbet ve ihlas ile amel işleyen ,hizmet yapan ve gayret sahibi olandır.Zira gayretsizlik tasavvufta bir şirk alametidir.”diyor.Ğavs ı Hizan gayretsizlik olmaz zira tasavvuf bütünü ile benlik putunu ortadan kaldırandır red edendir.Tek bir Allah var benlik yoktur ve tasavvuf bu manada bir gaye hedefler.Bizi bu gayeye ulaştıran bütün vesilelere müracaat etme noktasında Allah cc Hz Yakub HzYusuf a ben ona bakar iken Rabbimi görüyordum zira Allah insana insandan tecelli ediyor ..Kainat bir manada her birisi tefekkür makamından bize Allah ı hatırlatan adeta sizin irtibatınızı,rabıtanızı sağlayan bir vesile olma hesabıyla bir rabıtadan oluşuyor.Ama kainatın bütünü evsafın Allah ın evsafını yankılatan herkesin kabiliyetine göre Allah bu manada insana insan vasfını tecelli ediyor.Allah ın tecelliyatı insan vasıtasıyla oluyor.Mahlukatın en eşrefi en ekmeli oluyor.Göğe bakınca Allah demiyor mu tefekkür et adeta onu bana hatırlatacak bir ayna gibidir.Bütün bu mahlukatın en ekmeli en eşrefi sadece Allah nezli için ünsiyet içerisinde olan Allah ın hitabına mazhar olan insanların en şereflisi Peygamberler,Enbiya,Sadat ı Kiram elbette ki bu manada vesile kılınır, ayna kılınır.Gaye Peygamber (sav) görebilme ,arkasında Allah ı görebilme elbetteki bu makama ulaşma hedeflenilen yüksek makamlar aklen ve mantıken de ucuz elde edilmiyor.İmtihan illaki olabilir.Eğer insan benliğini ortadan kaldırırsa sadece Allah derse inşallah hedefe yükseliyor.Ama benlik işin içine girersee kaybetme manasında bir mahrumiyet yaşanabiliyor.

Allah muvaffakiyetler versin inşallah.

Ben ne yapayım demek lazım.Seyda i Taği (ks) nasıl ki Ğavs ı Hizan a(ks) bu manada teslimdir.Ğavs bize kimi güzel gösterseydi bize güzel olan o idi.Kime bakmayıp nahoş olarak görseydi bizde onu nahoş görürdük.adeta onunla fanileşmiştik.İnsan bu manada bu gayeye ulaşmakta garet etmesi icap eder. Muhabbetimiz onun muhabbetine endekslenmişti,bakış açımız onun bakış açısına endekslenmişti.Duygularımız onun duygularında fanileşmişti.Sizce Ğavs ı Hizan ın duygu ve muhabetti kimde fanileşiyor oda onun üstadından,onun üstadı Peygambere (sav)ulaşan bir fena silsilesi var. Sziler bu manada Seyda (ks) un muhabbetin de onun duygusunda adeta kendisinde fena bulmakta gayret etmeniz icap ediyor.Böyle yaparsanız onun bakış açısını yakalarsınız,hissiyatını anlarsınız,neyi kastettiğini bakış açısının ne olduğu iç dünyasını Allah ile olan münasebetini insan o zaman çok daha iyi anlayabilir.Nasıl ki bir insan bir yüksek şahsiyeti filimde aksettirirken, onun rolüne bürünürken bakıyorsunuz  ki bu insan aylarca aç durup çölde tek başına gezip onun hissettiği şeyi hissedip sonra onu çok iyi rollendirir.Bir müddet sonra kendiside o rolden istifade eder ve başkasınıda istifadesine sebebiyet verir.Flimlerde bunu görebiliyoruz. Tasavvuf ta aynen böyle.Üstad ın haline büründükçe, hizmete ehemmiyet verdikçe büyük bir yükselme, adete fena noktasında fena olmak.

Tevccüh ehlinin odaklandığı noktaya bizimde odaklanmamız icap eder.Seyda (ks) eğer bunu diyebiliyorsa annem e:”Rübaşu şu an yiyebildiğimiz yemek Seydamın bereketiyle Seydama çok müteşekkür ol.”bunu hissederek tereddütsüz bir şekilde senin elinde olan şu ekmek Seydam ın himmet bereketiyle Allah sana veriyor bu düşünceyi tereddütsüz inanmış bir şekilde, adete gözüyle görmüş bir şekilde inanıyor ise bir insan bu seviyeye gelebilirse o zaman sözlerimizin ne manaya geldiği çok daha iyi bilinir. Aksi halde bilgi yüzeysel kalıyor,mana anlaşılmıyor.Hizmet bu manada çok önemlidir.

Allah muvaffakiyetler versin inşallah.Bayramınızda mübarek olsun.Allah dini dünyanıza yardımcı olsun inşallah.

(30 Ağustos Ramazan Bayramı Sohbeti)

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*