share
share this article on digg Linkedin Üzerinde Paylaş Google+ Üzerinde Paylaş Facebook Üzerinde Paylaş
this

Kuşeyri Risalesi

0 yorum
Kuşeyri Risalesi

Şevk

Ulu ve Yüce olan Allah: «Kim Allah´ın likasını ve didarmı ümit ederse, şüphesiz ki Allah´ın vaadi yakındır». (Ankebut, 29/5) buyurmuştur.

Hz. Saîb diyor ki: «Ammar b. Yâser bir kere bize namaz kıldırmış ve namazı uzatmadan kısa kesmişti. Ey Ammar, namazı kısa kestin, dedim. Evet, öyle ama bunun bir zararı yoktur, namazda Resûlüllah (s.a.) den işittiğim dualarla, Allah´a dua ettim, dedi. Ammar yerinden kalkıp giderken cemaattan biri onu takip etti ve bu duaların neler olduğunu sordu. Ammar, dua şudur, dedi: Allah´ım, gayb ile ilgili ilmin ve halk üzerindeki kudretin hürmetine, hayatım benim için hayırlı olduğunu bildiğin sürece beni yaşat, ölümüm hakkımda hayırlı olduğunu bildiğin zaman beni öldür. Allah´ım, gayb ve şehadette (gaflet ve murakabe hâlimde) Senden haşyet niyaz ediyorum, rızâ ve gazap hâlinde hak söz söyletmeni talep ediyorum, fakr ve zenginlik hâlinde itidal üzere bulunmamı nasip etmeni diliyorum,, bitmeyen bir nimet ve eksilmiyen bir göz aydınlığı temenni ediyorum. Allah´ım, kaza ve belâdan sonra rızâ hâli ihsan eyle, ölümden sonra hoş bir maişet lutfeyle. Vech-i kerimini seyretmemi nasip eyle. Muzır bir belâya girmeden ve sapıtıcı bir fitneye tutulmadan (ve kabir azabı görmeden) dîdarını temaşa şevkine nail eyle. Allah´ım, bizi iman zineti ile süsle. Allah´ım, başkalarını hidâyete erdiren ve kendileri de hidâyette olanlardan kıl, bizi» (163).

Üstad Kuşeyrî der ki: Şevk, sevgiliyi temâşa_için kalbin coşması ve heyecanlanmasıdır. Şevk, mahabbet miktarınca olur.

Üstad Ebu Ali Dakkak (r.a.) in şevk ve iştiyak arasındaki farkı

«Göz onu görünce geri dönmez, temaşadan bıkmaz ve usanmaz, sevgiliyi temaşa için tekrar tekrar iştiyakla bakar».

Şeyh Ebu Abdurrahman Sülemî´nin, Nasrabâzî´den şunu söylediğini naklettiğini işitmiştim: «Halktan herkesin bir şevk makamı vardır, fakat iştiyak makamları yoktur. İştiyak hâline giren kendisinde eser ve karar görülmeyecek derecede hayrete düşer ve kendinden geçer» (164).

Derler ki: Ahmed b. Hâmid Esved, Abdulah b. Münâzil´e geldi ve: «Rüyamda gelecek seneye kadar öleceğini gördüm, dünyayı terke hazırlansan iyi olur», dedi. Abdullah b. Münâzil dedi ki: «Bize uzun bir vadeden bahsettin, gelecek seneye kadar yaşayacak mıyım ki? (O halde dîdarın şevkine nasıl dayanacağım). Şu Sakafî´den (Ebu Ali Sakafi´yi kastediyor) işittiğim şu beyitle üns ve rahat bulmakta idim: Ey sevgiliden uzun süre uzak kaldım diye şevkini şikâyet konusu yapan, sabret, belki yarın sevgiline kavuşursun!»

Ebu Osman, «Şevkin alâmeti rahatlıkla ölümü arzu edebilmektir», demiştir.

Yahya b. Muaz, «Şevkin alâmeti çocuk sütten kesilir gibi şehvet ve nefsaniyetten kesilmektir», demiştir.

Derler ki: Bir kocakarı vardı. Akrabalarından birisi seferden dönmüştü. Ailesi sevindikleri ve sempati gösterdikleri halde, ihtiyar nine ağlamıştı. Neden ağlıyorsun? diye sorulunca: Şu delikanlının gelişi bana Allah Taâlâ´nın huzuruna çıkışımızı hatırlattı da ondan, diye cevap vermişti.

İbn Atâ´ya şevkden sorulmuş, o da: «Şevk, yüreğin yanması, kalbin tutuşması ve ciğerin parçalanmasıdır», demişti.

Yine İbn Atâ´ya şevkden sorularak; Şevk mi, mahabbet mi daha üstündür? denilmiş. O da, «Mahabbet üstündür. Çünkü şevk ondan doğar», demişti.

Sûfilerden birine, iştiyak hâlinde misin? diye sorulmuş. O da-. Hayır! Şevk, gaip olan şey için bahiskonusu olur, O ise hazırdır, demişti.

Sûfîlerden biri: Şevk, yürekten çıkan bir alevdir, alevin doğuş sebebi hicrandır. Bu alevi vuslat söndürür, Yine Dakkak (r.a.) dan işittim: «Şevkin alâmeti afiyet tahtında otururken ölümü temenni etmektir. Yusuf (a.s.) gibi. Hz. Yusuf kuyuya atıldığı zaman: ´Rabbım, canımı al!´ dememişti. Zindana atıldığı zaman da: ´Rabbım, canımı al demedi. Anne ve babasına kavuşup, kardeşleri ona secde edip, nimet ve mülkün doruğuna ulaştığı vakit: ´Rabbım, beni müslüman olarak öldür!´ (Yusuf, 12/101) demişti. Şu şiir bu makamda okunur: Biz neşenin en mükemmeli içindeyiz, lâkin yine de siz olmadan neşemiz tamam olmuyor. Ey dostlar! İçinde bulunduğumuz durumun aybı ve kusuru sizin bulunmayışınız ve bizim hazır oluşumuzdur».

Şu şiir de bu makamda okunmuştur:

«Yeni bayram birini sevindirirse, onun neşesi bununla tamamlanmış olur. Fakat ben o bayramın neşesini bulamam. Dostlarım ve sevdiklerim hazır olsalardı, benim neşem ancak o zaman tam olurdu».

İbn Hafif, «Şevk, kalplerin vecde gelerek rahatlaması ve Rabbı´-nın dîdarına yakın olmayı arzu etmesidir», demiştir.

Bayezid Bistamî, «Allah´ın öyle kuları vardır ki, Cennette kendisini temaşa etmelerine bir perde ile engel olsa, Cehennemliklerin Cehennemden Rab´larına sığındıkları gibi, Rab´larına sığınır ve emân dilerler», demiştir.

Hüseyn Ensâri anlatıyor: «Bir gece bir rüya gördüm. Sanki kıyamet kopmuş ve bir şahıs arşın altında durmuştu. Hakk Taâlâ meleklerine: Şu zat kimdir? diyordu. Melekler: Allah daha iyi bilir, diyor. Rab Taâlâ ise: Bu, Maruf Kerhî´dir. Aşkımdan sarhoş olmuştur. Beni temaşa etmedikçe kendine gelemeyecektir, diyordu. Bu rüyanın bazı rivayetlerinde şöyle bir ilâve vardır: Maruf Kerhi Allah´a müştak olarak dünyadan çıktı, onun için Aziz ve Celil olan Allah da kendisini temaşa etmesini ona mubah kıldı, diyordu».

Fâris, «İştiyak sahiplerinin kalpleri Allah Taâlâ´nın nuru ile aydınlanmıştır. İştiyakları harekete geçince bu nur, semâ ile arz arasını aydınlatır. Sonra Allah bunları meleklerine takdim eder ve: Bunlar Bana kavuşmanın iştiyakı içindedirler, siz şahit olunuz ki, Ben bunlara daha çok müştakım, buyurur».

Resûlüllah (s.a.) ın: «Sana kavuşma şevki ihsan etmeni niyaz

ederim. bir cüzün de kendisine ait olmasını isterim. Yuce Allah

şevkin dahi başkasına ait olmasını kıskanmıştır». (Allah; kulunun

kendisinden başkasına özlem duymasını kıskanır, buna razı olmaz).

Derler ki: Allah´a yakın olanların şevki Allah ile aralarında bir perde bulunanların şevkinden daha mükemmeldir. Onun için denilmiştir ki: Şevkin en çok olduğu gün çadırların (sevgiliye ait) çadırlara yaklaştığı zamandır.

Derler ki: İştiyak sahipleri Allah´a vâsıl olmak için ölüm kadehini kafalarına diker ve bir yudumda içerler. Çünkü onlar için perde kaldırılmıştır. Onun için baldan daha tatlı olan vuslatın zevkine ermişlerdir.

Seri diyor ki: «Şevkte tahakkuk ve temekkün mertebesine erdi mi arif için en yüce makam şevk olur. Arif, şevkte temekkün derecesine erdi mi, kendini meşgul eden her şeyi terk ederek iştiyak duyduğu varlığa yönelir».

Ebu Osman Hirî: Allah Taâlâ´nın: «Şüphesiz ki, Allah´ın (vaadi ve) eceli gelecektir». (Ankebut, 29/5) âyetini izah ederken: «Bu iştiyak sahipleri için bir taziyettir. Bunun mânası şudur: Ben biliyorum ki bana iştiyakınız size galiptir. Ben sizinle görüşmek için bir vakit tayin ettim. Yakında iştiyak duyduğunuz varlığa kavuşacaksınız», demiştir.

Derler ki: Allah Taâlâ, Davud (a.s.) a şöyle vahyetti: «Beni İsrail gençlerine söyle, niçin kendilerini Ben´den başkası ile meşgul ediyorlar. Halbuki Ben onlara karşı iştiyak duymaktayım. Bu cefa ne böyle!»

Derler ki: Aziz ve Celil olan Allah, Davud (a.s.) a şöyle vahyetti: «Ben´den yüz çevirenler onları nasıl beklediğimi, kendilerine nasıl rıfk ile muamele edeceğimi ve günah işlemelerini terketmelerini ne kadar özlediğimi bir bilseler, Bana karşı o kadar iştiyak duyarlardı ki, şevkden ölürlerdi, aşkımdan mafsalları sökülürdü. Ey Davud, Ben´den yüz çevirenlere bunu murad edince bir düşün ki, Bana yönelenlere neler irâde etmem!»

Tevrat´ta şöyle yazılı olduğu nakledilir: «Size şevk verdik, fakat şevklenmiyorsunuz. Sizi korkuttuk, fakat korkmuyorsunuz. Sizi ağlattık, fakat ağlamıyorsunuz».

Hz. Şuayb sürekli ağlıyordu. Rab Teâlâ ona şöyle vahyetti: Eğer bu ağlama cennet içinse sana cennetimi mubah kıldım, yok eğer Cehennemden kurtulmak için ise seni Cehennemden âzâd eyledim. Hz. Şuayb: Hayır, hayır ya Rab! Bu ağlama sana karşı duyduğum iştiyakdandır, dedi. Hakk Taâlâ´dan vahiy geldi: Bunun için peygamberimi ve kelimimi (Hz. Musa´yı) yirmi sene sana hizmet ettireceğim!»

Kim Allah´a müştak olursa, her şey ona iştiyak duyar, denilmiştir.

Hadiste: «Cennet, (Allah´a kavuşmayı özlemiş olan) üç kişiyi özlemiştir: Ali, Ammar, Selman», denilmiştir Üstad Ebu Ali´nin şöyle dediğini duydum: «Şeyhlerden biri, ben çarşıya çıktığım zaman eşya bana iştiyak duyuyor, ben ise bunların hepsinden hür ve azadeyim», demiştir.

Mâlik b. Dinar diyor ki: «Tevrat´ta şunu okumuştum: Size şevk verdik, neden şevklenmiyorsunuz? Size terennüm ve teğannî eyledik, neden raks etmiyorsunuz?»

Muhammed b. Abdullah Sûfi´nin, Muhammed b. Ferhan´dan şunu naklettiğini işitmiştim: «Âşık maşukuna kavuştuğu zaman ağlamasının sebebi nedir? diye Cüneyd´e sorulmuş. O da: Bu ağlama, sevinçten ve özlemin şiddetli oluşundan ileri gelir. Bana nakledilen bir menkıbeye göre birbirinden ayrı kalan iki kardeş buluştukları zaman kucaklaşmışlar, biri oh ne kadar şevkliyim, diğeri âh ne kadar vecidliyim, coşkunum!, demişlerdi, diye cevap vermişti».

* Şevk bahsini krş: Lama, s. 63; İhya, IV, 314.

163. Buharî, Meviza, 19; Müslim, Zikir. 4: Ebu Davud, Cenaiz, 9; Tirmizî, Cenâiz, 3.164. Şevk ve iştiyak: özlemek, hasret, kalbi istila eden ve yakan ateş. Aşk ve sevgi ağaç; şevk bu ağacın meyvasıdır.

165. Nesâî, Sehv, 62; İbn Hanbel, V, 191.

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*