share
share this article on digg Linkedin Üzerinde Paylaş Google+ Üzerinde Paylaş Facebook Üzerinde Paylaş
this

Hadislerle Tasavvuf

0 yorum
Hadislerle Tasavvuf

Hadislerle Tasavvuf 15. Kısım

116. Hadisi Şerif: Ibn Abbas’tan (r.a), Resululllah (s.a.v) şöyle buyurdu:

“Kim ezanı işitip de, namaza gitmesine mani bir özrü yoksa tek başına kıldığı namaz makbul olmaz.” (Bu arada sahâbiler Resûlullah’a (s.a.v):

– Bu özür nedir? diye sordular. Peygamber Efendimiz (s.a.v):

-“Korku ve hastalıktır.” diye cevap verdi. EbuDavud.551

Hadisten çıkan netice: Cemaate önem vermek.

Bugünlerde bazı dervişler cemaatle namaz kılmaya hiç önem vermiyorlar. Hadis bunu düzeltmemiz gerektiğini göstermektedir:

Onların cemaatsız kıldığı namaz, gerçek mânada namaz değildir. Böyle bir insanın farz ibâdetleri eksik ve nakıs olduğu zaman virdler ve nafile ibâdetler için olan meşguliyetlerinin durumu ne olur acaba siz düşünün?

117.Hadisi Şerif: ibn Abbas’a (r.a):

“Gündüzleri oruç tutan, geceleri namaz kılan ancak cemaata ve cumaya gitmeyen kimsenin durumu nedir?” diye soruldu.

İbn Abbas (r.a) şöyle cevap verdi:

“Bu kimse cehennem ehlindendir.” Tirmizî, saiât, 218

Bu hadisteki ifadeler yukarıdaki hadis gibi daha fazla tenkid ve tehdit ihtiva etmektedir.

118.Hadisi Şerif: İtbân b. Mâlik (r.a) Resûlullah’a (s.a.v) şöyle demiştir:

“Yâ Resûlullah! Seller beni kavmimin mescidine gitmeme engel oluyor. Bundan dolayı evime gelip bir yerde namaz kıldırmanızı ve orasını mescid edinmeyi istiyorum” Resulullah (s.a.v):

“İnşaallah yakında kılarız” buyurdu.

Resulullah (s.a.v) evime geldiğinde:

“Nerede kılmamı istersin.” diye sordu. Ben de evin bir köşesini işaret ettim. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v) kalktı. Biz de onun arkasında durduk. Bize iki rek’at namaz kıldırdı. Buharı ezan, 154,

Hadisten çıkan netice: Zikir mekânının tayini.

İtbân b. Mâlik (r.a) evinin her yerinde namaz kılabilirdi. Ama yine de namaz için bir yer tayin etmeyi arzuladı. Buradaki maslahat şu idi: İnsan mekân tayiniyle kendini ibâdete bağlar. Virdler ve yapılan ameller için bir yer tayin edilebileceğinin esası bu hadiste mevcuttur. Fakat bu cevaz için iki şart gerekir:

Birincisi bu tayinin Allah’a yakınlaşmaya sebep 0lacağına inanılmamalı.

İkincisi başka bir kimseye engel olunup zarar verilmemeli.

Eğer böyle olmazsa o zaman bir yer tayin etmek uygun olmaz. Nitekim bir hadiste yer tayin etme devenin bir yerde devamlı gelip durmasına benzetilerek yasaklanmıştır.

Hadisten çıkan diğer bir netice: Mübarek yerlerle bereketlenme

Bu sahâbî evinde kendi başına bir yer tayin edebilmesine rağmen, namaz kılacağı yerin bereketlenmesi için Peygamber Efendimizi davet etmiş ve bir yer tayin etmesini istemiştir. İşte böylece bereketli makamlarda zikir etmenin delili ortaya çıkmıştır. Burada da itikaden ve amelen aşırı gitmeme şartı vardır. Yoksa şirk ve bid’at sınırına girilebilir.

119. Hadisi Şerif: Enes b. Mâlik’ten (r.a), Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:

“Namaza başladığımda uzun kılmayı istiyorum. Ancak çocuk ağlaması işittiğimde annesinin onun ağlamasından rahatsız olup ızdırab duyacağını bildiğim için namazımı kısa tutuyorum.” Buhari ezan 154,

Hadisten çıkan netice: Kâmil olan kimselerin namazda devamlı istiğrak halinde olmamaları.

Bazı kimseler hedef olan kemâlin en üst seviyesinin, namazı istiğrak hali ile kılmak ve bu halin kemâ- lat için gerekli olduğunu söylerler. Oysa bu hadisten anlaşıldığı üzere bu, ne gerekli ne de gaye olan bir kemâldir. Eğer öyle olsaydı Peygamber Efendimiz (s.a.v) için gerekli olacaktı. Şayet böyle bir hal onda bulunmuş olsaydı, o zaman çocuğun ağlamasını görmesi ve annesinin rahatsız olduğunu düşünmesi nasıl mutabık olacaktı. Eğer, bir kimseye istiğrak hali ikram edilirse bu büyük bir şereftir. Ancak yine de maksat için gerekli olan bir şey değildir. Nitekim bir sülük ehli sıkça, Peygamber Efendimiz’in karşılaştığı benzer durumlarla çok karşılaşırlar.

Bu hadis kadınların cemaate gelebileceklerini göstermektedir. Fakat daha sonraları mescide ge- melerinin sakıncalı olabileceği söylenmiştir.

120.Hadisi Şerif: Ibn Ömer’den (r.a),

Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:

“Safları düzgün yapınız. Omuzlarınızı hizaya koyunuz. Aralardaki boşlukları kapatınız. (Secde ve rüku- da) kardeşlerinizin ellerine (ve kollarına dolayısıyla onlara) yumuşak davranınız. Aranızda şeytan için boşluklar bırakmayınız (ki oraya girmesin.)”Ebu Davud 666

Hadisten çıkan netice: Zikir halkasında bitişik oturma.

Şeyhlerin söylediklerine göre zikir halka şeklinde yapılmalıdır.

Halkada müridler birbirlerine yakın olacak şekilde oturur. Hadisteki, “Boşlukları kapatın ve şeytana aralıklar bırakmayın” ifadesiyle halkanın sık olmasının gerektiği bildirilmiştir. Vecd ehlinden biri buna işaret ederek şöyle demiştir:

Boşluklar bırakılınca vesvese fazla gelir.

“Şeytana aralıklar bırakmayın” ifadesinde buna işaret vardır.

121.Hadisi Şerif: Abdullah b. Muğaffel el-Müzenî’den (r.a), Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:

“Akşam namazından önce iki rekat namaz kılınız”

Daha sonra insanların bunu sünnet telakki etmesinden korkarak ikinci kez “dileyen akşam namazından önce iki rek’at namaz kılsın” buyurdu.

Ebû Davud’un lafzı böyledir. Buharî ve Müslim’de üçüncü kere de insanların bunu sünnet telakki etmesinden korkarak ‘dileyen’ ifadesi vardır.

Hadisten çıkan netice: Yaygın gelenekleri terk etmek

Akşam namazından önce iki rek’at namaz kılmak şer’an tasvip edilmesine rağmen devamlı yapılmaması istenmiştir. Şer’an caiz olanlara karşı durum böyleyken yaygın olup şer’an uygun bulunmayan geleneklere devam etmeye ise Peygamber Efendimiz’in tavrının nasıl olacağı açıktır. Tecrübeyle sabit olmuştur ki şer’an tasvip edilmeyen alışkanlıkları bırakmaktan başka çare yoktur. Tahkik ehli âlimler, bu gibi âdetleri tamamen yasaklamışlardır.

122.Hadisi Şerif: Muğîre b. Şu’be’den (r.a):

Resûlullah (s.a.v) ayakları şişinceye kadar namaz kılardı. “Oysa senin geçmiş ve gelecek bütün günahların affedildi” denince, Resûlullah (s.a.v): “Şükreden bir kul olmayayım mı?” buyurdu.

Bu hadis yüzdokuzuncu hadiste anlatılan konuyu kapsamaktadır.

123.Hadisi Şerif: Hz. Âişe’den (r.anha); Resûlullah (s.a.v) gece namazını hiç bırakmadı. Hasta ve yorgun olduğu zaman ise, oturarak kılardı. Ebu Davud 306

Hadisten çıkan netice: Ameller hususunda nefsin rahatlığını gözetmek.

Delillerden de anlaşıldığı gibi, eğer bir müridin amel neşesi azalırsa amelini hafifletmesi ve nefsini rahat ettirmesini şeyhler emrederler. Hadiste açıkça bunun delili vardır. Çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.v) amellerini hafifletirdi.

124.Hadisi Şerif: Osman b. Ebi’l-As (r.a) anlatıyor: Resûlullah’a (s.a.v):

– “Yâ Resûlullah! Şeytan benimle namazım ve kıraatim arasına girip karıştırıyor ” dedim. Resûlullah (s.a.v) “Bu hinzeb adlı şeytandır. Onu hissettiğinde ondan Allah’a sığın ve üç defa sol tarafına tükür.” buyurdu. Osman diyor ki: Böyle yaptım. Allah onu benden uzaklaştırdı. Müslim selam, 68.

Hadisten çıkan netice: Vesvesenin tedavisi

Vesvesenin tedavisi birkaç şekilde aktarılmıştır: Bunlardan bir tanesi hadiste geçen usûldür. Bütün bu ilâçların özeti  Allah’a yönelmek ve vesveseye iltifat etmemektir. Her türlü tedavi şekilleri bunu elde etmenin, araçlarıdır.

Hadiste geçen Allah’a sığınma ifadesi Allah’a yönelmenin aracıdır ve “sol tarafa tükürmek” ifadesi vesveseye iltifat etmemenin metodunu gösterir. Bu özel metodun namaza durmadan önceye ait olduğu açıktır. Böylece insan vesveseyi izâle ederek namaza başlar. Namazın içindeki birinin namaza tam yönelmesi ve kendini namaza vermesi vesveseyi uzaklaştırmak için yeterlidir. Allah daha iyisini bilir.

125.Hadisi Şerif: Ebû Hureyre’den (r.a),

Bir adam Resûlullah’a (s.a.v) oruçlu iken hanımla oynaşmaktan (mübaşeretten) sordu. Resûlullah (s.a.v) ona ruhsat verdi.

Başka biri gelip aynı meseleyi sordu. Resûlullah (s.a.v) onu bundan nehyetti. Ruhsat verdiği kimse ihtiyar, yasakladığı kimse, ise genç idi. Ebu Davud Siyam 2387

Hadisten çıkan netice: Kabiliyete göre farklı eğitim verme.

İrşad ehlinin âdeti, her kişiye kabiliyet ve durumuna göre eğitim ve terbiye vermektir. Hadiste bu âdetin açıkça aslı vardır. Kabiliyete göre gizli olarak verilen eğitimin şöyle hassas bir noktası bulunmaktadır: Başka birisi bunu duymamalı ki heves etmesin. İkinci nokta da şudur: Gizli ve özel eğitimin değeri daha fazladır. Mürid üzerinde daha etkili olur. Bir şey değerli olduğu zaman ona merakın artması ise tabiidir.

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*