Giriş

1.Mektup

Şeyh Abdurrahman-i Tagi (K.S)bu mektubu Bitlisli el-Hac Yusuf Efendi’ye dünyanın kötülenmesi hakkında göndermiştir.

Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.Salat ve selam seçtiği kulları üzerine olsun.

Allah için kardeş el-Hac Yusuf’a, Allah O’nu üzüntüden korusun.Bu mektubu size yazdırmaya,

Sohbetten geri kalmanız ve bilhassa bu zamanda beldenizde makam elde etmek için dünyaya olan

Muhabbetiniz sevketti.Dünyanın arzuları ve muhabbeti sizi aldatmasın. Dünyayı temenni etmeyin.Çünkü dünya fani,aldatıcı ve lanetlenmiştir. Talibleri köpekler gibi kabul edilmiştir.Sonu şekerle kaplı zehir gibi hüsranlıktır.Bütün dinlere göre onun aldatan bir süs olduğu sabittir.Bazıdinler onun durumunu açıkça belirtmişlerdir.Dünyadan murad,kulu Rabbinden alıkoyan her şeydir.

Nitekim Gavs’ul Azam(r.a)şöyle demiştir:’Dünya hem kötüdür hem de güzeldir.’Bunun açıklaması şöyledir: Dünya dalalet (sapıklık)yönünden kötüdür.Bunun için Allah şöyle buyuruyor:”Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyundur,bir eğlencedir,bir süstür,aranızda bir övünmedir,mallar ve evlat hususunda bir çokluk yarışından ibarettir.”(Hadid:20)

Dünya hidayet yönünden güzeldir.Allah bir ayette şöyle buyuruyor:”…Allah’tan bir mağfiret ve bir rahmet onların topladıkları(dünya malı)ndan daha hayırlıdır.(Al-i İmran:157)

Başka bir ayette ise ”…İman edip Salih ameller işleyenler için firdevs cennetleri vardır…”

(Kehf:107)buyrulmaktadır.Bu yönüyle dünya niçin kötülensin .Çünkü dünya ahiretin tarlasıdır.

Dünyada muhabbet-i ilahiye ve cezbe-i zatiye şarabını içmek vardır.Şair Hafız şöyle der: Saki o kalan şarabı sun,

Çünkü Cennet’te ne Rüknebat suyunun kıyısını bulabilirsin, ne de Gülgeşt-i Musallayı.(1)

Müntesiplere size uyanlara Gavs’ın (r.a) yüce kapısına sarılmayı, teşvik etmeniz ve kamil şekilde vefa göstermeniz lazımdır.Halis niyetle dünyevi alakalardan ayrılın .Gavs’ın kapısına en edna bir şekilde dahi olsa girmeye bakın.O’nun emirlerine ve nehiylerine göre yaşayın.Kalpleri saptırmaya götürmeksizin O’nun sonsuz muhabbet şarabından için.

Bağlantılar felah yolunda ilerlemeye perde olur,

Bağlantıları koparırsan yolun vuslata yol olur.

Her iki cihanın nimetlerini sevgilinin tek nazarına feda ederim,

Çünkü onun gibi lezzet iki cihanda da bukunmaz.

Sohbet amellerin başıdır.İmam-ı Rabbani(k.s) şöyle buyuruyor:”Sohbete (fazlar, vacib ve sünnetler hariç) hiç bir şey denk değildir.” Şeyh Muhammed Parisa’nın(k.s) hizmetçilerinden biri Şeyh’in şöyle dediğini söylemiştir:

”Farzlara olan hırsınız gibi sohbete koşun.”

Ubeydullah Ahrar(k.s) bu hususta şöyle demiştir:”Sohbetteki hayıra ne melekler ne de kötü olan nefis vakıf olabilir.”

Hasılı dünyadan yüz çevirmek lazımdır.Dünyadan yüz çevirmeyen şu hadisin ihtiva ettiği manaya girer:”Allah’ın zikri ve ona tabi olanlar hariç, dünya ve içindekiler lanetlenmiştir.”

Gavs’ın kapısına giren ise kurtulmuştur. Şair Hafız Şirazi şiirinde şöyle der:

O Şirazlı güzel bize iltifat eder,gönlümüzü alır,aşkımızı kabul eylerse,

Yanağındaki kara bene Semerkandı da bağışlarız, Buhara’yı da!

Yine Şair Hafız Şirazi bu manada şöyle der:

Lütfu daimi olan pirin kölesiyim,

Çünkü zahid şeyhin lütfu bazen var bazen yok.

Ayrıca dünyadan ictinab edenler, salat ve selamların en kamili kendisi ve ailesi üzerine olan Hz. Peygamber’e ve ihlasla ona tabi olanlara tabi olanlara tabi olup işlerini onlara bırakan,onların emirlerine uyan nehiylerinden sakınan kimseler kurtulmuştur.

Hz. Seyyid Taha(k.s)(Allah O’nunla taliblerini ihlas ve muhabbetle şeriata uydukları müddetçe faydalandırsın)buyuruyor ki:”Bidatçi olanlara sapıtmıştır.Onlara muhalefet edenler kurtulmuştur.

Kamillerin gölgesinde olanlar selamettedir. Bilhassa onlara uyarak ellerinden(muhabbet )şarabı içenler diridir.” Dünya ile ahiret arasında bir boşluğa düşen kimseye kendini tedavi etmek düşer.Bu durumda iken ona bir (manevi) hal gelirse o hal istidractır ve o kimse yardımsız bırakılır.Ona şöyle denilmesi uygundur:

Böylesine perişan, rüsvay bir şekilde yarin huzuruna sakın ola gitmeyesin,

Orada bulununlar,sakinler seni görüpte o halinden utanıp sıkılmasın.

Allah’ın selamı sizin, yakınlarınızın,sevenleriniz ve Şeriat-ı Mustafa’ya uyanlar üzerine olsun.

Allah’ım!Şeriatı ve sünneti ile bu taifenin hizmetçisi olarak yoluna girdiğimiz Hz. Muhammed’e

(s.a.v) ,ailesine ve ashabının üzerine salat ve selam eyle.

1)Rüknebat Suyu ve Gülgeşti Musalla İran’da bulunan iki mesire yeridir.

Bu mektubu halifesi Molla İbrahim’e tövbe verirken istiğfar ve şükretmesi hususunda göndermiştir.

Selam Allah için kardeş olan Molla İbrahim’in üzerine olsun. Gavsu’l Azam’ın gölgesi onun üzerinden eksik olmasın. Hamd olsun ki, Şeriat-t Garra ve Tarikat-ı Aliyenin edeplerine uyarak elde ettiği istikametin izleri onun üzerinde görülmektedir.

Göndermiş olduğunuz muhabbetli mektubunuzu, Şeyh Fethullah (k.s) bu dergahın hizmetçisine okudu. Bunun üzerine Allah’a hamd etti ve Gavsu’l Azam’ın himmeti ve nazarına sevindi. Gavsu’l Azam Şeyh Bahaddin’e verdiği tövbeyi bitirince, ona Molla İbrahim’e istiğfar etmesini yaz, diye buyurdu.

Mevlana Şeyh Halid talimat anında vekiline istiğfar ve şükretmesini söylemiştir. İstiğfar ve şükrü bir araya getirmen ancak nefsinin kusurunu görmekle ve tamamen hilesinden kurtulmakla mümkün olur. Nefsine lazım olan rabıta etmek, istimdat istemek, rabıtayı ve muhabbeti güzel yapmaktır. Böylece İnşallah Gavs’ın nazarı senin üzerine olur. Yürüme, sükun (bir şeyle meşgul olmama), oturma, yatma anlarında ve yapılan işlerde, söylenen sözlerde, fena, muhabbet, iştiyak, inkisar gibi hallerde mümkün olduğu kadar ruhsat ve bidatlerden kaçınarak şeriat ve inceliklerine sarılmak gerekir.

Bazen susma ile de sohbet hasıl olur. Nitekim Gavsu’l Azam şöyle demiştir: “Sükutumdan faydalanmayan kelamımdan faydalanamaz.” Sadatın yolunu hatırlatmasından dolayı bazen rabıta ile de sohbet meydana gelir. Yine bazen selefi (öncekileri), tarikat adabını ve şeyhi hatırlamakla da sohbet olur. Bunların yanında çoğu zaman istimdat, feyz isteme ve aciz olunan durumlarda da sohbet hasıl olur. inşallah Allah sizi bu hallerle şereflendirir ve yüce nefeslerin kokuları ile kokulandırır. Allah, bu dergahın hizmetçisini Gavs’tan (k.s) gafil kılmasın.

Bu hizmetkar dostlara selam eder, sizden dua istediği gibi onlardan da dua ister. Köy halkının hepsine selam eder, onlardan da dua beklerim. Halkın eğitimi kalplerinin cezbesine sebep olur. Umulur ki pek çok çeşidi ile de cezbe, kişiyi rabıtaya sevk eder.

Tebliğ için bir yere sefer etmeye gelince, yakın köylere gitmek uzaktakilere gitmekten daha faziletlidir. Fakat muhabbete, talebe, cezbeye ve başarıya bakmak gerekir.

Halife Abdurrezzak’a selam söylemek, dua istemek ve halinden sormak suretiyle güzel muamelede bulun. Allah’ın yardımı ve saadatın himmeti ile Şeriat’ın emrinin bilhassa üzerimize vacip olduğunu belirtmek suretiyle kendini koru ve kendi kendine de ki:

“Tebliğ işini hafife alırsam, bundan Allah’a sığınırız hiç bir kimsenin imtihan edilmediği şeylerle imtihan edilirim.”

Gavs’a (k.s.) muhalefet etmekten ve nefsin arzularına meyletmekten sakının.

Bil ki, altında cehennem, üstünde ateşten kızgınlık bulunan, Şeriatı garra, Allah’ın muhabbeti ve evliya sevgisi üzere dosdoğru olanların geçmesi istenilen, kıldan ince bir yolun ortasındayız. Allah onların gölgesini bizim ve sizin üzerinizden eksik etmesin. Kalbinde Gavs’ın (k.s) muhabbetinden başka sevgi olmaması için bize dua etmeyi unutmayan. Annemizden dua talep eder, O’na ve oradakilere selam ederim Başarıya ulaştıran Allah’tır. Bütün işlerde tevekkül O’nadır. 12 Recep 1285

Bu mektubu Molla Ibrahim’e tebliğ, istiğfar, hidayet ve Şeriat’a uymak hususunda göndermiştir.

Mektubuma Allah’ın ismiyle başlarım. “.Yerdekiler ve göktekiler, herşey O’nu tesbih eder..” (lsra, 44) Salat ve selam O’nun Nebisi (s.a.v) ve ailesi üzerine olsun.

Bu dergahın hizmetçisinden selim kardeş Molla Ibrahim’e.

İhvanın çoğaldığına delalet ettiği anlaşılan kıymetli mektubunuz bu hizmetçiye arz edildi. Bu yüzden hizmetçinin sevinci ve neşesi arttı. Hadi (hidayet sahibi) olan Allah’a hamd etti ve şükranlarını arz edenlerden oldu. İbadeti kabul edilenlerin kemalatına ulaşmak için yüz kere Allah’a istiğfar etti. Bununlu birlikte sapıtanlar reddedilmiş olduklarından sapıtmıştır.

Allah’ım! Kur’anda buyurduğun üzere iyilikler sana aittir. Rabbim şöyle buyuruyor: “..Allah’a davet eden kimseden daha güzel sözlü kim olabilir?”(Fusilet: 33) Bununla birlikte Allah Rasülü’ne (say) şöyle hitap etmektedir: “Sen istediğini hidayete erdiremezsin. Allah dilediğini hidayete erdirir.(Kasas.56) Bu ayette Rasülüllah (sav) hidayeti kendine, ayet ise yaratana (Allah’a) nisbet etmiştir. Hali Allah hazırlar ve yaratır, bu güzelliğe Gavs’ın (k.s) himmeti sebeb olur. Gavs hizmetlerin sebebiyle belki sana teşekkür eder. Bu kapıda en edna biri olan, herkes Gavs’ın irşada çıkan herkesin kendi nefsine şu soruyu sormasını istediğini bilir: İrşad dairesinin kutbu benim için lütufta bulunur mu ?

Ben de: Gavs’a bu soruyu sordum.

0 da şöyle dedi: Köylere girdiğinde yemek yiyor musun?

Dedim ki: Bırakınız yemeği insanlar benim yanıma sarhoş olarak geliyorlar. Buna şöyle cevap verdi:

Bu hal yani insanların böyle gelmesi üstadın himmeti değil mi? Böyle işlerin benden olduğunu zannetmeyin. Bizden olmadığı halde bir şeyin bizim sebebimizle olması eğer ona vakıf değilsek bile istiğfarı gerektiren nefse kapılmamayı icap ettiren bir haldir.

İstiğrak hali sahibi Şeyh Bahaeddin (k.s) ve müridlerin hepsi Fetih süresini okusunlar. İstiğfar yazılı kağıdın bu hizmetçiye gönderilmesini istiyorum.

Ey Allah için kardeş! Gücün yettiği kadar gayret göster. Çünkü zaman, tebliğ eden helak olsa da tebliğ etmeyi gerektiriyor. Şeriatın gösterdiği istikamet doğrultusunda her an kusurlarına istiğfar et ve başlangıcı Pazar sonu Perşembe olmak üzere haftada beş gün oruç tut. Şartlar yerine getirilerek Cuma gecesi istihare edilmeli, uygun zamanlarda ağlamak, ağlaşmak ve sonra teveccühü taleb ederek duha (kuşluk) vaktine kadar oturulmalıdır. İnşaallah senın Allah’a istiğfar etmenden sonra Allah’ın yardımı ile 0 (r.a) sana ikram eder ve böylece Allah seni affeder. Allah’a yemin olsun ki tenha gecelerde şiddetli ağlama ve niyaz ile bu hizmetçi istigfara devam etti de, aşağıda geleceği şekilde bir hal bana ilham edildi:

‘Ey aziz kardeşm! Bu al-i tarikat sahih sünnet ve azimet yani bidat ve ruhsatlardan kaçınmak suretiyle şeriatın istikamet yolu üzerine bina edilmiştir.

Yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun bu hizmetçiye ve bizlere. Bu yolda izin verilmiş ruhsatlardan ve güzel bidatlardan sakınmak dahi şart koşulmuşken, yeryüzünde halife kılınan kimselerin günah, mekruh ve evla olmayan şeyler işlemekle günahlarının artması ne acıdır? Oysa ittiba edilecek büyükler peygamberlerin varisleridirler Dikkat! Size ve bu hizmetçiye Nebi’nin (sav) zevcelerinin günahlarının eğer sadır olmuşsa artması hususunda inen ayet (Ey Peygamber! Zevcelerine de ki: “Eğer dünya hayatını ve süsünü istiyorsanız, öyleyse size boşanma bedeli vereyim ve sizi güzelce bi bırakmayla salıvereyim”-Ahzab 28) yeter.

Şeyh Salih’in (k.s) ashabından biri irşad dairesinin kutbu Gavs’ın (k s) şöyle dediğini işitti: Ubeydullan Ahrar (k.s) bir gün kendisine sıkıntı veren karıncayı öldürmüş, bunun üzerine yer sarsılnıış, nerdeyse parça parça olacakmış. Bu olay üzerine Allah’tan şöyle münacaatta bulunarak yardım istemiş: “Ey Allah’ım Müminleri öldüren insanları cezalandırmak için acele etmiyorsun da bir karınca öldürdüğüm halde bana ceza veriyorsun.’

Bu söz üzerine Allah Teala şöyle cevap vermiş:

“Dostlarımın bir yerden kıl koparması ile onları sorgularım, dostlarımın dışındakiler bir dağı yıksa onları hemen sorgulamam.”

Gavs (r.a) şöyle dedi: Beyazid-i Bestami (k.s) meşhur bir şeyhin yanına gitti. Mescidde insanlar onu ziyaret için toplanmıştı. Şeyh sol ayağı ile mescide girince Bestami (k.s) geri döndü ve şöyle dedi. “Rasülüllah’ın (sav) sünnetinden bir sünneti terkeden şeyh değildir.”

Dikkat! insanlara Şah-ı Nakşıbend’in sözünü delil getirerek bu aIi tarikat cezbe yoludur sözünüz sana ve bu hizmetçiye yeter. Şah-ı Nakşibend’in (k.s) emirlerine uymak ve nehiylerinden kaçınmak ve isteklerine uymak müntesiplerinin kalplerini sarsmaz.

Şah-ı Nakşibend (k.s) şöyle diyor: ‘Hakkın cezbelerinden bir cezbe ins ve cinnin ameline denktjr” Ben bu makam ile şereflendim. Fakat Allah, Rasülune (sav) şöyle buyurarak aslolanı ortaya koyuyor: “Deki eğer AlIah’ı seviyorsanız bana uyun, AI!ah’da sizi sevsin.” (Al-i İmran 31)

Gavs (r.a) Molla Hüseyin el Kiyani’nin halini bu hizmetçiye sorup, cevap aldıktan sonra şöyle dedi:

“Onun için şerıat üzere istikametten başka bir yol yoktur. Oda tarikattır”.

Sü-i edebi ve kabahatinin farkına varan bu hizmetçi şunu sordu:

-Durum bu ise Molla Muhammed el-Emin el-Hashiri mürid midir? Bu soruma kahr halinde şöyle dedi:

“0 şeriata muhalefet ediyor. Çünkü abdestte sünnet olan abdest azalarını üçer defa yıkamaktır. O ise dörtlüyor.”

Ey sevgili kardeşim. Bu hizmetçi seni yeryüzünde halife yapmasını istiyor. 0 ise ruhsatlar, şeriat ve tarikatın bidatlarından sakınmakla beraber şeriat şart koşmuştur. Bu durumda Rasülüllah’ın şeriatı en kuvvetli şeriat olmasına rağmen mekruhlarla ve evlanın hilafına işlerle meşgul olmak nasıl olur? Demek ki şeriata hakkıyla uymak gerekiyor.

Hz. Peygamberin (sav) şeriatının kuvvetli olmasından dolayı diğer şeriatlar feshedildi sadece o baki kaldı.

Şeriata uyarak ve yardım isteyerek, rabıta libası ile halis zatı murakebe etmen gerekir. Böylelikle İnşaallah sen tarikatın fethini ve davet kapılarının açıldığını göreceksin, İnsanlar tarikata girdiğinde istiğfar et. İstiğfardan imtina halinde vücud bulacak nefsin sevinmesini engellemek için Allah’ın şu ayeti sana şahid olarak yeter. “Allah’a istiğfar et. Çünkü 0 tevbelerj kabul edicidir.”(Nasr 3)

Böyle bir durum senin ve bu hizmetçinin kötülüğündendir. Gavs’ul Azamın himmeti ile Allah’a tevekkül et. Ümitsizliğe düşenlerden olma. Şükredenlerden ol.

Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Selam size, sizin ailenize ve Gavs’ul Azamın etbaı üzerine olsun. Bu mektup şevkinizin kırılmasına sebep olmayıp, bilakis artmasına vesile olsun. 1 7-Safer-1296

4. Mektup

Bu mektubu Molla Ibrahim’e göndermiştir. Molla Ibrahim’den bulunduğu yeri kontroletmesini istemiş ve Celaleddin’ i gıybet etmekten nehyetmtir.

İki dünyada akranları üzerinde yüce bir yere sahip olan Molla İbrahim b. el-Molla Abdurrahman ve MollaHüseyin. Selam ve duadan sonra bizden sual ediyorsunuz. Hamd, kendisine hamd gereken zat içindir. Bizler selametteyiz. İlkbaharda size gelmeyi ümidediyoruz. Sizden arzumuz bizim için etrafınızdaki yerleri kontrol ediniz.Şeyhin gıybetini yapmayınız. Bilakis sohbetlerinizde onu çokça anınız.Söylenmeyecek sözü kimseye açıktan söylemeyin.

Şerefli annenize, kardeşinize, talebelerinize Şeyh Abdurrahim ve diğerlerine selam eder, dua taleb ederiz

Diyauddin ve Abdurrahim’e selam eder, okumaya devam ediyorlarsa dua ederiz.Saadetle amellerinize devam ediniz.

5. Mektup

Bu mektubu büyük halifesi Mevlana Şeyh Fethullah’a, harama, haram olması muhtemel olan şeylere bakma,yabancı kadınla halvet ve buna benzer şeyleri yapmamak gerektiği hakkında göndermiştir.

Kim tarikatta iken belirtilen bu hususları helal kabul eder veya yapar veyahutta inanç olarak bunlara yardımcı olursa, yani yabancıya bakmayı ve bunun benzeri şeyleri veya yabancı kimse ile yalnız kalmayı veya ona dokunmayı helal görürse, Allah’ın gazabı onun üzerindedir ve o tarikattan reddedilmiştir.

6. Mektup

Bu mektup Cibran Ahalisi’nin bazı kimselere bir takım eziyetler yapmalarına temas etmekte, yapılan şikayetten dolayı Gavs’ın (r.a) yüce emrine uyarak Erzurum’a giden alimlere bazı nasihatlarda bulunmaktadır.

Mektubuma Allah’ın ismiyle başlarım “..Yerdekıler ve göktekiler, herşey O’nu tesbih eder..”(isra, 44) Salat ve selam Nebi’nin (sav) ve ailesinin üzerine olsun.

Fakirler fakiri Gavsu’l Azam’ın dergahının hizmetçisinden, kardeşlere, dostlara ve arkadaşlara. Allah onları makamları elde etmekten geri bırakan şeylerden korusun, onları teşvik edilen yüksek derecelere ulaştırsın ve onları mevcud ve ma’bud olan Allah’a ibadet etmekle rızıklandırsın. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi sizlerin üzerine olsun.

Gavs’a uyanların işini gözetmek ve O’na zarar verenlerin zararını izale için buradan Sultanın kapısına gittiniz. Kendim için günde yüz kere tevbe ettiğim gibi, nefsinizin kabarmasından dolayı sizin için de Allah’a istiğfar ediyorum. Gavs’ın emri sebebiyle vali ile görüşebildiğiniz için Allah’a şükredin. Gayretinizin kabul ve hatalarınızın affedilmiş olması için Allah’a niyazda bulunun.

Koca Osmanlı devletinde durum ya Gavsu’l Azamın gayreti, Kutbul Azam’ın himmeti ile neticelenir veya netice hasıl olmaz. Peygamberlerin yolundan giden evliyanın vazifeleri bütün mahlukat için Allahtan af taleb etmek, yakin lezzetini taddıkları için kıymetsiz olan dünya ile alakalarını sona erdirmektir.

Bu düşünce ile eğer şikayetiniz kabul edilirse o zaman size düşen, müslümanlara eziyet eden kimsenin tevbe etmesini talep etmek sonra da kimsenin müslümanlara eziyet etmemesini ümid etmektir. İkinci durumda ise, sizin üzerinize gereken gayrette ihmalkar olmaksızın Rabbül Aleminin muhabbetine ulaştıran Gavsu’l Azam’ın muhabbeti ile meşgul olmaktır. Çünkü maksad sebeplere uymak suretiyle Allah’ın emrini gözetmektir.

Bu şevk ve teşvikten hasıl olan maksaddan alıkoyan hiç bir meşguliyetin sizi meşgul etmemesi ve sizin için seyru sülük olması için, Allah huzurunun yerine hiç bir şeyin gelmemesi gerekir. Müslümanlara eziyet eden kimsenin Şeyh Abdullah’ın diyarına kaçtığı söyleniyor. Muş Valiliği onu yakalamak için adam göndermiştir.

Selam size ve dostlar üzerine olsun. Allah dine yardım edene yardım etsin, yardımsız bırakanı yardımsız bıraksın. Kafirlere, isyancılara ve dini bozmak isteyenlere karşı dinin imamına başarı ve kuvvet nasip etsin. Amin. Rabbimiz Allah bu kuluna yardım etsin. Amin 23-Receb-1292

7. Mektup

Bu mektubu selamı kendisine ulaşan Molla İbrahim ‘e göndermiştir.

Sizce malum olduğu üzere Gavsu’l Azam bu dünyadan ahirete göç etmiştir. Gözlerimizin alıştığı nurlu suret kayboldu. O’nun nurlu suretinin düşüncemizden ve hayalimizden kaybolmamasını umuyoruz. Bunun da ötesinde kendisinin haber verdiği ve rabıtaya devamı emrettiği üzere, hayatındaki halinden daha güzel şekilde hayalimize gelmesini ümid ediyoruz.

Gavs şöyle buyurdu: ‘Nisbet kuvvetlidir. Hayatta fayda verdiği gibi, ölü ken de fayda verir. Hatta vefatta daha fazla fayda verir’ Sözüne ölümü kasdederek şöyle devam etti: Seyyid (k.s) şöyle buyurdu:

‘Kılıç kınından çıkmadığı zaman kesmez.” Allah sizi Şeyh Bahaeddin’le karşılaşma ile bahtiyar kılıncaya kadar siz ve diğer müridler rabıtaya devam etmeniz ve amelde gevşeklik göstermemeniz gerekir. Sizden dua ümidi ile. 23-Recep-1292

8. Mektup

Halifesi Molla Ibrahim’e şeyhi rabıta ile nefsin yok olması ve meşhur olduğu üzere tarikatın şeriattan ibaret olduğu hakkında göndermiştir.

Allah’ın ismi ile mektubuma başlıyorum. Salat ve selam seçtiği kulu Hz. Muhammed (s.a.v) ve O’nun seçkin ailesi üzerine olsun.

Size isabet eden musibet haberi bana ulaştı. Allah sizi ondan kurtarsın. Musibetten kurtulduğunuzda istiğfar etmeniz gerekir. Ayrıca bunun ehlinizin sünnete uymasına sebep olduğu ve sıdk ile muhabbet tarafını izhar ettiği için dahi şükretmeniz gerekir. Çünkü itminan halinde sekinet (kalp huzuru) hasıl olur. Bana gerekli kılınan şeyler sizin üzerinize de gerekir. 0 da selamette olmaktır. Berezan’a gitmeniz, İbo’nun rüyasını tasdik etmeniz, Gavsu’l Azam’ın meramını tebliğdeki gayretiniz güzellikten uzak değildir. Ayrılmak isteyenin Gavs’tan ayrılması sizin zayıflığınızdan ve ortadaki kötülüğün ayan olmasındandır.

Bizi cevaptan alıkoyan, önceki mektupta istediği- niz şeylerin naklinde bizim muhayyer olduğumuzu söylemenizdir .

Tebliğde iradenize göre soğuktan ve bütün gece uykusuz kalmaktan uzak durunuz. Sadece uyku vaktinde uyku ile yetinen olmayınız. Şeyhin gayreti ve muhabbeti ile Gavs’dan istimdat isteyerek şeyhin rabıtasında nefsinizi yok ediniz. Çünkü böyle yapmak Allah’ın yardım etmesine sebeptir. Bu yüce tarikatın maksadının şeriat olduğunu arkadaşlarına yayarak söyle. Hatta tarikatın şeriat olduğunu söyle. Nitekim bir kötülükle gelen kimseye şeriatta olmayan şeyi nasıl yapıyorsun, denilir. Çoğu kere böylelerine akidenin tashihi ve Fatihanın taliminin tekrar edilmesi fayda verir.

Size, hususen ailenize ve umumen müridlere setanı ederim. Bu hizmetçiyi ziyaret etmeniz muhabbetinizi artırmanız için yeterlidir. Bundan da öte bana göre bu Allah yolundaki bir insanı ziyarettir. 12-Recep- 1 297

9. Mektup

Bu mektubu Molla İbrahim’e bazı şahısların eğitilmesi ve gönderilen emirle sohbete devam ve bunun dışındaki meseleler hakkında göndermiştir.

Selam, anlayışlı ve kovulmuş şeytanın hilesinden selamette olan İbrahim kardeş üzerine olsun. Güzel halinizin keyfiyetini sorduktan sonra, dualar Gavsu’l Azamın fuyuzatı ile ailenizle beraber sizlerin üzerine olsun. Şeyhin sureti göz önüne gelmediğinde rabıtada acele etmeyin. Ders(vird)in evvelinde ve sonunda Şeyhin sureti gözönüne gelmese de rabıta yapmak gerekir Her ders anında yaptığın masiyeti düşün. Fakat Şeyhin emri olduğu için rabıtadan kurtuluş yoktur.

Molla Hüseyin Şeyh’in emrettiği şeyler dışında ebrarın (iyilerin) yaptığı amelleri yapmaktan sakınsın. 0 bunların şeyhin emri olmadığı için başka derslerin masiyet gibi olduğunu ve şeyhin emri olduğu için de kendi dersinden kurtulmanın mümkün olmadığını düşünsün.

Fakih Said rabıtaya sarılsın. Nefsin istemiyor diye fakihlere hizmeti terketme. Çünkü nefsini izhar etmen helaka sebeptir. Nefsinden sakın.

Molla Eşref’e gelince rabıta vaktinde ve rabıta dışındaki durumlarda nefsini, hakir olması için mahlukatın en rezili, habis ve delisi olarak görsün.

Ey İbrahim! İhvanlarla beraber sohbet etmek gerekir. Molla Ali’ye de söyle rabıtaya devam etsin.

Kızkardeşin Damre’ye, kardeşin İsa’nın zevcesine ve Molla Ali’nin kızına günde yüz kere istiğfar etmelerini, Resülüllah’a (s.a.v) aynı şekilde günde yüz defa salatu selam getirmelerini ve Gavsu’l Azam’dan istimdat istemelerini söylemeni Gavs (k.s) Hazretleri emrediyor. Kızkardeşin Fatma ile birlikte annen emellerine ve rabıtaya devam etsinler. Onlara selam ediyor ve istikamet üzere olmaları için dua ediyoruz. Annenizin elinden öpüyor ve bize dua etmesini ümit ediyoruz. Kardeşimiz Halil ve İsa’ya da selam ediyoruz. Rabıtaya ve amele devam etsinler. Muhammed Emin ve Muhammed Esad’a da selam ediyor ve devamlı saadette olmaları için dua ediyoruz.

10. Mektup

Bu mektubu amellerde azimete, sahih sünnete uymaya teşvik ve tarikata göre amel, tarikat amellerinin emredilen tertibe uygun olması, şeyhin emrinde fani olmak ve bunun dışındaki meseleler hakkında Molla İbrahim ‘e göndermiştir.

Salim kalbli, Allah için kardeşim Molla İbrahim’e.

Allah’ın selamı size ve seçtiği kulları üzerine olsun. Tevfik mağfiretle beraberdir. Bu fakir sizin bu tarikatın en hayırlısı için olan (Allah onu en hayırlı kılsin )duanızı işittiği gibi, buraya geleceğiniz haberi de bu hizmetçiye ulaştı.

Bil ki, bazı Hz. Muhammed’in (s.a.v) yolundan giden büyük velilerin sonrakilere bıraktığı kalıcı kerametleri vardır. Mesela Rufailerin ateşe girmesi, Dınori’nin çocuğu suda taşıması, Geylani’nin bazı kerametleri gibi. Allah bizi onların bereketleri ile faydalandırsın. Nakşibendi tarikatından ise kalıcı olan Allah’ın muhabbeti ile kalblerin nurlanması ve kişilerin derecelerine göre Allah’ı bilmesidir. Nakşibendiler bunun için üç şart koşmuşlardır.

1- Amellerde azimete göre hareket etmek ve şeriat ehlinin ruhsatlar ve bidatlar dışında kendisinden hüküm çıkardığı sahih sünnete uymak. Gayret ederek bütün azalarla ve salim bir kalble bunlara sarılmak lazım, lazım, sonra yine lazım.

2- Tarikatın usulüne göre amel etmek ve bu amelleri hiçbir fazla!ık ve noksanlık olmaksızın emredilen şekilde tertibe uygun yapmak. Bu sana lazım, bana lazım

3- Kendisine uyulan kimsede (şeyhte) yok olmak. Kendi nefsinde bir varlık görmemek, kendi nefsine bakmamak ve hatta insanların da nefsini görmemek. Netsi görmekten ve (nefsin) iradesinden sakın. Nefisten sakın, nefisten sakın.

Celvette (insanların içinde olduğun zaman) şevk ve muhabbet içinde ol. Halvet halinde ise niyaz ve istiğfar üzere ol. Sende bu hallerin tasdik edebilmesi için ayrılık acısının sıkıntısını yok etmeye devam et.

Dinle neyi, bak hele neden hikayet eylemekte,

Ayrılıklardan dem vurup şikayet eylemekte.

Kalbleri kazanma hususundaki çalışmaya ehemmiyet vermede gayret sahibi ol. Başkan olma düşüncesinden sakın. Çünkü o öldürücü zehirdir.

Zamanın Asaf’ı o himmetli köledir ki,

Surette hoca sirette ise derviştir

Fakihin dediği ne güzel:

Zamanın derviş tabiatlı hocası olan vezirin himmetinin kölesiyim,

Surette hoca sirette derviştir o.

Dünyaya bakışın Şia’nın Yezid’e bakışı ve efendilerin kölelere verdiği infak gibi olsun.

Münkirlerin boş sözlerini dinlemek seni meşgul etmesin. Hatta sen bu sözlere karşı sağır ol, onlara hayır dua et. Bu nasihatları ezberle. Bunları ezberlersen, bellersen, nefsin şerrinden ve tilki gibi olan lanetlenmiş şeytanın şerrinden kurtulmuş olursun. Nefsini Sadat-ı Kiram’ın çadırının gölgesine koy. 0 zaman sana yazın sıcağı, kışın soğuğu, kar ve yağmur zarar vermez. 25-Recep-1296

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.