Gösteriliyor: 1 - 10 of 17 Makaleler
HZ-MUHAMMED-MUSTAFA-SAV

Salavat

Kur’an lisanıyla ifade edilen bir gerçektir ki Allah’ın sevgisine ve rızasına giden yol Resûlullah’a[s.a.v.] tâbi olmaktan geçer (Al-i İmran, 3/31). O’na tabi olmak ise, O’nu sevmekten geçer. Hidayet ve aydınlık yolların rehberi olan o kutlu peygambere olan sevginin en güzel işaretlerinden biri ise O’na her fırsatta ve her anıldığında gafil olmayıp salavat getirmektir. “Salavat”, salat …

İlk Vahiy Tebliğ Ediliyor

Ramazan ayının 20 gecesi geride kalmıştı. Nur dağı, derin ve manalı bir sessizliğe bürünmüştü. O civarda her şey de onunla birlikte sessiz ve sâkindi. Kim bilir, konuşulacakları dinlemek, söyle­nenleri adeta duyabilmek eşsiz mazhariyetine ermek için… Konuşacak olan ile dinleyene belki de hürmet için! Gecenin yarısı geçmiş idi ve zaman seher vaktine ayak basmıştı. Bülbüllerin ötmeye …

Efendimize(sav) Peygamberliğin Gelişi

Peygamberimiz’e Gaibden Ses Gelmeye Başlıyor Kâinatın Efendisi, otuz sekiz yaşına girince gaibten bazı sesler duymaya ve bazı taraflarda birtakım ışıklar görmeye başladı. Bazen de kendilerine gaibten “Yâ Muhammed!” diye nidâ ediliyordu. Fakat Efendimiz, bu garip seslerin ve parlayıp geçen ışıkların ne demek is­tediklerine henüz o sırada tam manasıyla vâkıf değildi. Bununla beraber, bu hadiselerin manasız …

Hicret

Hicret (الهجرة)  Dinî sebeplerle bir yerden diğer bir yere göçme ve özellikle Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye göç etmesi olayı. Sözlükte “terketmek, ayrılmak, ilgisini kesmek” anlamına gelen hecr (hicrân) masdarından isim olan hicret “kişinin herhangi bir şeyden bedenen, lisânen veya kalben ayrılıp uzaklaşması” demektir; ancak kelime daha çok “bir yerin terkedilerek başka bir yere göç edilmesi” …

Peygamber Efendimizin Gençlik Devresi ve Kâbe’nin Yeniden İmârı

Kâinatın Efendisi 35 yaşında idi. Bu sırada Ku­reyş kabilesi, Kâbe duvarlarını yıkıp, yeniden tamir kararını verdi. Zira, yıllardan beri yağan yağmur ve neticede meydana gelen seller, ya­pı itibarıyla pek sağlam olmayan bu mâbedi oldukça yıpratmıştı. Çatısız bu­lunması sebebiyle de, yağan yağmurlar temeline kadar tesir etmiş ve binayı adeta harab bir hale getirmişti. Son olarak gelen …

Peygamber Efendimizin (s.a.v.) Çocukluğu

Peygamberimiz, Dedesi Abdülmuttalib’in Himayesinde Altı yaşında iken annesini kaybeden Peygamber Efendimizi yaşlı dedesi Abdülmuttalib himayesine aldı. Kureyş’in reisi Abdülmuttalib de nur-u Ahmedî’den nasibini almıştı. O nur kendisine çok üstün meziyet ve sıfatlar kazandırmıştı. Uzun boyu, büyükçe başı ve heybetli görünüşüne; parlak yüzü, tatlı sözü, utangaçlığı, nezaket ve üstün ahlâkı bir başka güzellik katmıştı. Sabırlı, akıllı, …

Peygamber Efendimizin Göğsünün Yarılması

Peygamber Efendimizin göğsünün yarılması Kuşluk güneşinin her tarafa pırıl pırıl hayat saçtığı bir güzel bahar günüydü. Nur yüzlü Efendimiz süt kardeşi Abdullah’la beraber evlerine yakın çayırlıkta kuzularını otlatıyordu. Bir ağacın altında çimenden yem yeşil halının üzerine oturmuş, tatlı tatlı konuşuyorlardı. Bir müddet sonra da Abdullah ağacın serin gölgesinde uykuya daldı. Kâinatın Efendisi ise, oturduğu yerden …

Peygamber Efendimizin (SAV) Sütanneye Verilmesi

Peygamber Efendimizin Sütanneye Verilmesi Efendisine kavuşan kâinat artık şendi. Beşeriyetin kalbine nur ve huzur sunacak zâtı sinesinde barındıran Arabistan’ın kalbi sevincinden âdetâ duracak gibiydi. Kâinatın eşsiz hâdisesine sahne olan Mekke, âdetâ ulvi âlemlere uçmak istiyormuşçasına heyecanlı ve mesrûrdu. Hazret-i Âmine huzurlu ve sürurlu idi. Nurtopu yavrusu tatlı tebessümleriyle, kocasının vefât acısını bir nebze unutturduğu gibi, …

Resûl-i Ekrem(S.A.V.) Efendimizin Dünyaya Teşrifleri

Resûl-i Ekrem Efendimizin Dünyaya Teşrifleri Yeryüzünü mânevî bir karanlık kaplamıştı. Mevcudat, beşerin zulüm ve vahşetinden âdetâ mâteme bürünmüştü. Gözyaşı döken gözler değil, ruh ve kalblerdi. Kalb ve ruhların keder, elem ve gözyaşına âlem de iştirak etmiş, sanki umumi yas ilân edilmişti. Yeryüzü saâdetin, sevincin, huzurun kaynağı olan “Tevhid” inancından mahrumdu. Küfür ve şirk fırtınası ruh …

Cahiliye Döneminde Siyasi Hayat

CAHİLİYE DÖNEMİNDE SİYASİ HAYAT II. SİYASI HAYAT 1. İdare Şekli Araplar, kabileler halinde yaşamakta ve her kabile ayrı bir cemaat Özelliği taşımaktadır. Bundan dolayı Arabistan’da ve Hicaz’da müstakil bir hükümetten bahsetmek mümkün değildir.[80] Kabileler, şeyhler veya reisler tarafindan- idare edilmekte olup, reisler kabilenin büyüğü, malı ve çocuğu çok olan, nüfuzu fazla olanlar arasından seçilirdi.[81] Bu …