Muhibb-i Sadık olamaz şol kişi kim dil-rübasından Rica-var-ı ivaz yahut talebkar-ı garaz her bar Sana ihsan edendir yar-ı sadık çünkü ey salik Değil sen kendine lütfettiğin kimse hakiki yar -Hafız Ahmet Mahir (Mâşuğundan her zaman bir şeyler isteyip karşılık beklerse bir kişi sadık bir âşık olamaz. Çünkü Ey salik! Sana asıl ihsan eden sadık yar …
Tasavvuf
UTBE BİN GULAM
Mutlak Cemal’e karşı bağrı yanık, vuslata müştak, vefa deryası, sefa membaı, zamanın beyi Utbe b. Gulam, gönül ehli olup fevkalade nurani idi. Bütün dillerde övülmüştü. Bir zamanlar Dicle’nin kenarında giderken ayağını suya bastı ve yürüdü gitti. Nehir sahilinde bulunan Hasan-ı Basri [k.s] bu işe şaştı ve “Bu dereceyi ne ile buldun?” diye bağırdı. Utbe b. …
Vuslat
Mevlana Celaleddin Hazretleri, vefatına yakın rahatsızlanır. Kendisine geçmiş olsun, diyen yakın dostu Sadreddin Konevî Hazretlerine şöyle söyler: “Bundan böyle şifa sizin olsun. Sevenle sevgili arasında zardan bir gömlek kaldı. Nurun nura kavuşmasını istemez misiniz? Ben, benden soyundum; O, hayalden soyundu. Şimdi vuslat sahasının son sınırında salınmadayım.” Bu hadiseden kısa bir müddet sonra Mevlânâ Celaleddin Hazretleri, …
Mürşid-i Kamillerle Tövbeye Mecbur muyuz?
Mürşid Kamillerle Tövbeye Mecbur muyuz? “Bir mümin, diğer mümin kardeşine: “Gel, bir Allah dostunun elinde tevbe et, istikamet bul.” diye tavsiyede bulunduğunda bazıları bu daveti hoş görmekte. Bazıları ise: “Ben tek başıma tevbe edemez miyim? Tevbe için başkasına ne hacet? Tevbe için tekkeye-Mekke’ye gitmenin ne gereği var? Ayrıca mürşidle tevbe dinde var mı? Allah ile …
Hatme Zikrinin Kaynağı
Seydam Şeyh Fadlullah (ks)a bir sohbetinden sonra hatme ve zikrin çıkış noktası sorulmuş ve aşağıdaki hadis-i şerifi delil olarak anlatmıştı.Biz yıllar sonra Hayatü’s Sahabenin iman meclisleri hususunda bu hadise rastlayınca sizlerle paylaşmak istedik. Bir gün Ashab ile beraber Peygamber (sav) Efendimiz halka olup oturuyorlardı. Resulullah Efendimiz eline yerden bir taş aldı. Taş Resulullah (sav) ın elinde …
Hz. Muhammed Mustafa [s.a.v]
O; arz üstünde insanlığın ilk gününden bugüne yapılmış ve bundan sonra da kıyamete değin yapılacak inkılabat içinde kendisine bütün cephesi ile -İNKILAB- denilecek inkılabın organizatörü ve tek komutanı. Son yüzyılda bir inkılab furyasıdır kopuyor, ancak biz inkılab kelimesinin anlamına bütünü ile vakıf olmadığımızdan, birçok kavramda olduğu gibi, inkılab kavramında da kargaşadan kurtulamadık. O; yaptığı inkılabla, …
Hz. Ebubekir [r.a]
Asıl adı: Abdullah. Ebubekir künyesi ile tanınır. Sonra da Sıddık ve Atik lakaplarını aldı. Babasının adı: Osman. Ebukuhafe künyesini taşır. Anasının adı: Selma. Ümmülhayr künyesi ile tanınır. Nesebi: Hem ana, hem baba tarafından Müreb b. Kaab’de peygamber (S.A.V)’in nesebi ile birleşir. Kureşi teymi kabilesine mensuptur. Resulü Ekrem (S.A.V)’den sonra bu altın silsilenin en yüce, noktası, …
Hz. Selman-ı Farisi [r.a]
Nesebi; İsfahan’dan Abülmülk ailesinden gelmektedir. Aileleri Mecusi idi. Kendilerinden, evvelki ismi sorulduğunda; “Mabeh’ tir” demişti. Daha sonra bizzat Resulullah (s.a.v)’in ağzıyla; “Selman-ül Hayr”, (Hayırlı Selman veya Hayrın Selmanı) diye değiştirildi. Künyesi: Abdullah’ tı. Müminlerin annesi Hz. Aişe (r.a) şöyle buyuruyordu: “Birçok geceler, Selman ile Resulü Ekrem (S.A.V) yalnız kalırlardı. Hatta bu geceler ezvacı tahirattan hiç …
Kasım Bin Muhammed [r.a]
Tâbiînin büyüklerinden, Medîne-i münevveredeki yedi büyük âlimden biri. İnsanları Hakk’a dâvet eden onlara doğru yolu gösterip, hakîkî saâdete kavuşturan ve kendilerine “silsile-i âliyye” denilen büyük âlim ve velîlerin üçüncüsüdür. Babası Muhammed, hazret-i Ebû Bekir’in oğludur. Annesi Sevde, Yezdücerd’in kızı olduğundan, İmâm-ı Zeynel-âbidin ile teyze çocuklarıdır. Hazret-i Osman’ın hilâfeti zamânında 640 (H.19) senesinde doğdu. Başka târihlerde …
Cafer-i Sadık [r.a]
Ehl-i beytten ve meşhûr velîlerden. İslâm âlimlerinin gözbebeklerinden olup, seyyid ve oniki imâmın altıncısı. Hazret-i Ali’nin torunlarından. Eshâb-ı kirâmı görmekle şereflenen Tâbiîn devrinin yükseklerinden ve evliyânın büyüklerinden olup, tasavvufda büyük rehberlerden olan ve kendilerine silsile-i aliyye denilen Nakşibendiyye yolu âlimlerinin dördüncüsüdür. İsmi Câfer-i Sâdık bin Muhammed Bâkır bin Ali Zeynelâbidîn bin Hüseyin bin Ali bin …