KIBLEYE YÖNELMEK 31– Namazda Kabe’ye doğru yönelmek de bir şarttır. Bilindiği gibi Kabe, Mekke şehrindeki bir binadan ibaret değil, asıl olan bu binanın yeridir. Bu mübarek yerin göklere doğru üst tarafı ve derinliklere doğru alt tarafı hep kıble yönüdür. Bunun için Kabe’nin yanında veya içinde bulunanlar, Kabe’nin herhangi bir tarafına yönelerek namaz kılabilirler. Cemaatle namaz …
Fıkıh
Namazın Şartları 4
NAMAZIN ŞARTLARI – VAKİT 47- Farz namazlarla bunların sünnetleri için, vitir namazı, teravih namazı, cuma ve bayram namazları için vakit de bir şarttır. Şöyle ki: Farz namazlar, sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarından ibarettir. Cuma namazı da öğle vakti içinde yerine getirilir. Bu namazların vakitlerini bilmek farz olan bir görevdir. Vakti henüz girmeden kılınan …
Namazın Şartları 5
60- Namazlarda niyet de şarttır. Şöyle ki: Niyet aslen bir azimden ve kesin bir iradeden ibarettir. Kalbin bir şeye karar vermesi ve bir işin ne için yapıldığını düşünmeksizin bilmesi demektir. Namazla ilgili niyet, Yüce Allah’ın rızası için ihlasla namazı kılmayı istemek ve hangi namazın kılınacağını bilmektir. Yapılan işlerin önemleri ve sevabları niyetlere göredir. İnsanın niyeti …
Namazın Şartları 6
NAMAZLARDA KIRAET 103- Namazda kıraet: Namaz kılanın kendisi işitebilecek derecede dili ile harfleri belirterek Kur’an-ı Kerîm ayetlerinden bir mikdar okunması, namazın bir rüknü olarak farzdır. Kendisi duyamayacak kadar bir sesle okuyuş kıraet değildir. Ancak imama uyan kimse bu kıraetten müstesnadır, bu kimse Kur’an okumaz. İleride açıklanacaktır. 104- Vitrin ve nafile namazların bütün rekatlarında, iki rekatlı …
Namazlarda Secde
114- Secde de namazın bir rüknü olduğundan farzdır. Namaz kılan kimse, rükûdan sonra secdeye varır. Rükûdan doğrulduktan sonra yere kapanarak iki dizi üzerinde ellerine dayanarak alnını ve bumunu (yüzünü) iki eli arasında yere veya yere bitişik bir şey üzerine koyar. Yüce Allah’a tazimde bulunur. Bu şekilde secde, her rekatta ikişer defa arka arkaya yapılır. 115- …
Tadil-i Erkana Riayet
135- Namazlarda tadil-i erkana riayet, İmam Ebû Yusuf’a göre, bir rükün olduğundan farzdır. Bundan maksad, namazın kıyam, rükû ve secde gibi her rüknünü sükunetle yerine getirmek ve bu rükünleri yaparken her uzuv yatışıp hareket halinden beri bulunmaktır. Örnek: Rükûdan kıyama kalkarken vücud dimdik bir hale gelmeli ve sükunet bulmalı, en az bir kere: “Sübhanellahi’l-Azîm” diyecek …
Namazın Sünnetleri
Namazların sünnetleri de vardır. Bu sünnetler, namazların vaciblerini tamamlar. Onlardaki noksanlıkları giderir ve fazla sevab kazanmaya sebeb olur. Sünnetlere riayet edip devam etmek Allah’ın peygamberine sevgi alametidir. Bununla beraber bu sünnetleri terk etmek, namazın bozulmasını ve tekrar kılınmasını gerektirmez. Fakat küçümsemeksizin kasden terk edilmesi bir hata ve bir mahrumiyettir. Fakat sünnetin hak görülmemesi, boş ve …
Namazın Edebleri
Namazların bir kısım adabı vardır. Bunlar birer mendub demektir. Bunları terk etmek yerilmeyi gerektirmez, bir günah sayılmaz. Fakat bunları yapmak daha faziletlidir, daha çok sevab kazanmaya sebebdir. Şuurlu bir müslüman namazın ne kadar büyük bir ibadet olduğunu bilir, namaz sayesinde merhameti geniş olan ezelî mabudunun manevî huzurunda bulunduğunu anlar. O mukaddes mabudunun kendisini görüp bildiğini …
Ezan, İkamet ve İmamet
EZAN VE İKAMET 144- Ezan, lûgatta bildirmek demektir. Şeriat deyiminde, farz namazlar için belli vakitlerde bilindiği şekilde okunan mübarek sözlerden ibarettir. Ezan okuyana “Müezzin” denir. Farz namazlar için ezan okumak, bu namazların kılınacağını ilan edip bildirmek, kitab ve sünnetle sabittir. Fakat müslümanlığın başlangıcında bildiğimiz şekilde ezan okunmazdı. Bir müddet, namaz vakti gelince: “Essalâte, Essalâte = …
Kadınların Aynı Hizada Durmaları
Kadınların Aynı Hizada Durmaları 187- Cemaat değişik insanlardan ibaret olunca, imamın arkasında önce erkekler, sonra erkek çocuklar, sonra kadınlar saf bağlarlar. Bu sırayı erkeklerle erkek çocukların gözetmesi sünnettir. Erkeklerle kadınların bu sırayı gözetmesi ise farzdır. Bunun için bir kadın veya buluğ çağına yakın bir kız, bir erkeğin önünde veya tam hizasında aynı namazı cemaatle kılacak …
