إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ Yüce Allah: “Allah katında en üstün olanınız ondan en çok korkanınızdır.” (Hucurat 49/13) يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلاَ تَمُوتُنَّ إِلاَّ وَأَنتُم مُّسْلِمُونَ “Ey iman edenler, Allahtan ona yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin” (Ali imran 3/102) Bir gün bir …
Ubudiyyet
Kulluk ve Kölelik demektir Ayet: وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ (Hicr Suresi 99.ayet) “Ve sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et!” Hadis: Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur; “Yedi sınıf insan vardır ki Allah Kıyamet gününde kendi gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı zamanda onları kendi gölgesinde gölgelendirecektir: 1. Adaletli davranan yönetici. 2. Allaha ibadet ederek büyüyüp …
İstikamet
إِنَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ “Şüphe yok, o kimseler ki, «Rabbimiz Allah’tır,» dediler. Sonra istikâmette bulundular. Onların üzerine bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.” (Ahkâf suresi 13. ayet) Sevban (r.a.) rivayet ediyor: “İstikâmet üzere olun. Bunu tam başaramayacaksınız. O halde en hayırlı ameliniz namazdır. Kamil …
Efendimize(sav) Peygamberliğin Gelişi
Peygamberimiz’e Gaibden Ses Gelmeye Başlıyor Kâinatın Efendisi, otuz sekiz yaşına girince gaibten bazı sesler duymaya ve bazı taraflarda birtakım ışıklar görmeye başladı. Bazen de kendilerine gaibten “Yâ Muhammed!” diye nidâ ediliyordu. Fakat Efendimiz, bu garip seslerin ve parlayıp geçen ışıkların ne demek istediklerine henüz o sırada tam manasıyla vâkıf değildi. Bununla beraber, bu hadiselerin manasız …
Salih Aleyhisselam
Salih Aleyhisselamın Soyu Ve Mesleği: Salih b.Ubeyd[1], b.Esif[2] veya Asit[3], b.Kemaşic[4] veya Masic[5] veya Masih[6] b.Ubeyd, b.Hadir[7] veya Hazir[8] veya Cadir[9] veya Hacir[10] b.Semud[11]´, b.Âbir[12] veya Cair[13] b.İrem, b.Sâm, b.Nuh Aleyhisse!amdır. [14] Salih Aleyhisselam; Semud kavmi içinde Baba ve Ana soyu yönünden en seçkin ve üstün bir durumda idi. [15] Kendisi, daha önce ticaretle uğraşırdı. …
Hicret
Hicret (الهجرة) Dinî sebeplerle bir yerden diğer bir yere göçme ve özellikle Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye göç etmesi olayı. Sözlükte “terketmek, ayrılmak, ilgisini kesmek” anlamına gelen hecr (hicrân) masdarından isim olan hicret “kişinin herhangi bir şeyden bedenen, lisânen veya kalben ayrılıp uzaklaşması” demektir; ancak kelime daha çok “bir yerin terkedilerek başka bir yere göç edilmesi” …
Havf ve Reca (Korku ve Ümit)
وَزُخْرُفًا وَإِن كُلُّ ذَلِكَ لَمَّا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةُ عِندَ رَبِّكَ لِلْمُتَّقِينَ Ve (üstlerine) süsler (mücevherler yapardık). Ve bunların hepsi sadece dünya hayatının meta’ıdır. Ve ahiret ise Rabbinin katındadır ve takva sahiplerinindir. (Zuhruf 35 ) Günahlarda sakınanlar, hiç şüphesiz cennetlerde ve pınarları(nın başları)ndadırlar (Hicr 45) Mümin ümit ile korku arasında bulunması gerekir. Buna göre mümin …
Huşu ve Hudu
الَّذِينَ هُمْ فِي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَ Onlar, namazlarında huşû duyanlardır. (Mü’minun 23 /2 ) ‘Kalbinde zere kadar kibir bulunan kimse cennete giremeyecektir.Kalbinde zere kadar iman bulunan kimse cehenneme girmeyecektir. Adamın biri ya Resullulah (SAV) şüphesiz ki insan elbisesinin güzel olmasını ister (bu kibir mirdir) dedi bunun üzerine Resullulah (SAV) hayır ! şüphesiz ki Allah güzeldir güzelliği …
Nefsani Arzuları Terk ve Açlık
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوفْ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الأَمَوَالِ وَالأنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ Ulu Allah: “ Biz sizi biraz korku, biraz açlık ile imtihan ederiz. Hayatın sonunda sabredenleri müjdele” demiştir( Bakara 2/155) وَالَّذِينَ تَبَوَّؤُوا الدَّارَ وَالْإِيمَانَ مِن قَبْلِهِمْ يُحِبُّونَ مَنْ هَاجَرَ إِلَيْهِمْ وَلَا يَجِدُونَ فِي صُدُورِهِمْ حَاجَةً مِّمَّا أُوتُوا وَيُؤْثِرُونَ عَلَى أَنفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌ …
Peygamber Efendimizin Gençlik Devresi ve Kâbe’nin Yeniden İmârı
Kâinatın Efendisi 35 yaşında idi. Bu sırada Kureyş kabilesi, Kâbe duvarlarını yıkıp, yeniden tamir kararını verdi. Zira, yıllardan beri yağan yağmur ve neticede meydana gelen seller, yapı itibarıyla pek sağlam olmayan bu mâbedi oldukça yıpratmıştı. Çatısız bulunması sebebiyle de, yağan yağmurlar temeline kadar tesir etmiş ve binayı adeta harab bir hale getirmişti. Son olarak gelen …
