Nasihatleri
Şeyh Alaaddin (ks) hazretlerinin oğlu Şeyh Asım (ks) hazretleri dedi.
(Şeyh Alaaddin Şeyh Fethullah Verkanisi (ks)’nin oğludur.) ;
“Ben babamdan duydum Hazret`in (ks) sohbetleri nakli Ulemalardan işitmek gibi değildir. Gözlerini kapardı, Yüce Allah(cc) kalbine ne ilham ederse diline o gelirdi.
Bir kolunu açardı. Yüce Allah (cc) denizin dalgaları gibi onun kalbine O sohbetleri bırakırdı. O da anlatırdı. Bazen aynı sohbeti tekrar etmeye çalıştığı zaman yapamazdı. Sohbetleri hep Yüce Allah (cc)’dan ilhamdı.”
Hazret (ks) sohbet ettigi zaman millet kendinden geçerdi. Kendilerini unuturlardı. Sarıkları boyunlarına dolanırdı.
Şeyh Alaaddin (ks) anlatıyor :
Verkanis’de Hazret’in (ks) bir sohbetine katıldım. Olağanüstü bir sohbetti :
Hazret (ks) öğle namazında çıktı, beraberinde kalabalık bir Ulema ve Hulefa topluluğu vardı. Köyün kenarında bulunan bir nehrin üzerinde bulundular.
Hazret (ks) sohbete başladı. Evvela konu şöyle başladı :
Bu köy büyük evliyaların ve sülehaların bulunduğ bir yerdir. Bunun üzerine uzattı. Öyle bir durum oldu ki…herkes bu sohbete gark oldu. Dehşete düştüler. Kimsede şuur kalmadı.
Şeyh Alaaddin (ks) diyor ki:
Hazret (ks)’in halifesi Mele Abdulkerim’in ( Mele Abdulkerim, Şeyh Alaaddin (ks)’in hocası) sarığı başından düşmüştü, boynuna takılmıştı. Hazret (ks)’in kardeşi Şehid Muhammed Said (ks)’in O sohbetin tesirinden kan gelmişti burnundan. Herkese bir şekilde tesirini göstermiştir. Ta ki ikindi namazının geçmesine yarım saat kalmıştı. Birisi ikaz etti. Kalkıp namazı kıldılar.
Şeyh Alaaddin (ks) diyor : Hazret (ks)’in buna benzer bir sohbeti de Tillo’da oldu. Ben hazır değildim.(orda değildim)
Fakat Şeyh Asım (ks) diyor :
Babam vefat ettikten sonra Şeyh Mahmud (ks)’un yanına gittiğimizde. O bu sohbeti bize hikayet etti. Ve dedi :
Sohbetin başında ben hazır değildim. ne zaman ki meclise dahil oldum. Güzel çok büyük bir koku kokladım (Manevi koku). Hazret (ks)’i gördüm. Değişik değişik renkler aldı ki….bir beyaz oluyordu, bir sarı. Bir renk gelirdi bir renk giderdi. Sonra ben, diyor. Büyük bir Nur gördüm. Hazret (ks)’in meclisinin üzerindeydi. Ve o Nur onların başlarında dönüyordu. Ve insanları sanki sarhoşlar gibi gördüm.
Evet onlar Muhabbet-i ilahiyenin şarabıyla sarhoş olmuşlar. Fakat hiç kimsenin bağırdığını görmedim. Bana hiç kimse izin vermedi oturmam için. Ben kendi yerimde oturdum.Ve gözlerimi kapattım. Ben bu sohbeti anlatacak güçte değilim ! Evela zannettim ki bu gördüklerim sadece bana mahsustu.
Ne zaman ki sohbetten çıktık. Gördüm ki herkes bu sohbetin tadından bahs ediyor. Ve o sohbetten, aklın ve kalbin dehşetinden bahs ediyorlar. Sonr Hazret (ks) Tillo seferinde, Tillo’dan sonra Müritlerin köylerine irşat için dolaştı.
Bu sefer de diğer önceki seferlerden daha çok acaib ve ğarib şeyler göründü Hazret (ks)’den.
Etbah’lardan bir tanesi ” ne güzel seferdi bu sefer ” dedi. “Fakat bu sefer de Hazret (ks)’in veziri yoktu”.(Şeyh Alaaddin’i (ks) kasd etti.).” Bu seferde ki vezir Şeyh Mahmud-i Zoka (ks)’ydı.”
Şeyh Alaaddin (ks)’den rivayet : Hazret (ks) ulemalara şöyle dedi :
Ben demem ki bütün ilimlerden sizden üstünüm. Fakat, şeriat (Fıkıh ilminde) ilminde üstünüm diyebilirim. Sebebi ise:
Şeyhim Şeyh Fethullah (ks) fetva için her kitaba baktığında. Araştırmaya, beni emrederdi. Ve nasıl çıkarıldığını bana öğretirdi. Hazır bulunmadığım zaman da, fetva verildiğinde. Hazır olduğum zaman bana şeklini gösterirdi.
Şeyh Alaaddin (ks) rivayet ediyor :
Hazret (ks) şeriat ve tarikatın emrine çok ihtimam gösterirdi. Ta ki köy köy dolaşıp emri bil maruf nehyi münker ve din işlerini gevşeksiz (eksiksiz) düzeltirdi.
Bir gün Şeyh İzzeddin Haznevi (ks) Norşin’e geliyor.
Şeyh Masum (ks)’dan Hazret (ks)’in kerametlerini soruyor. (Şeyh Masum Hazret (ks)’in yeğeni)
Şeyh Masum (ks), Şeyh izzeddin Haznevi (ks)’ye diyor ki :
· Ne diyorsun ? Bana Hazret (ks)’e iftiramı
ettireceksin ? Ben Hazret (ks)’in kerametlerini
görmedim.
· Hazret şeriata tam muavfık idi. Ve hilaf-ı evla bile yapmıyordu.
Şöyle bir rivayet olunmuş :
Alimlerden birisi Hazret (ks)’e intisap etmek için Norşin’e gelmiş. Fakat Hazret (ks)’in hareketleri şeriata muavfıkmıdır değilmidir diye, kendisine zaman ayırtmış. Bir aya kadar Hazret (ks)’in tüm hareketlerini takibe almış. Şeriata muhalif herhangi bir şey görmemiş.
Bir gün Hazret (ks) abdest alırken, dört kere yüzünü yıkamış. Ve hemen o şahsa dönmüş.
Birinci seferinde özürlüydüm demiş (yani, daha niyet getirmemiştim, bu aynı zamanda Hazret (ks) o şahsın niyetine vakıf olduğunu ifade etmesidir. ) O şahıs da orada Hazret (ks)’in elini tutmuş ve ona beyat etmiştir.Teslim olmuştur.
