share
share this article on digg Linkedin Üzerinde Paylaş Google+ Üzerinde Paylaş Facebook Üzerinde Paylaş
this

Seydamın Dilinden Sohbetler-2

0 yorum

Nurşinden; (Seydamın Dilinden–13.11.2006–17.30)

seyda_fadli_133

Üç kişi şeyhin ziyaretine gidiyorlar. Yolda giderken konuşuyorlar şeyhinden ve onun sohbetinden. Biri şöyle diyor: “Ben bu yalanlara hiç inanmıyorum ve onu (şeyhi) cemaate rezil etmek için gidiyorum. Çünkü o bu cemaati bu kadar zamandır kandırdı.”Öbür adam şöyle diyor: “Rıza için değil çok müşkülatım var onun için gidiyorum.” Hikani de: “Estağfurullah, büyük zatlardan sual edilmez, onlar imtihan edilmez, ben bana şeyh çok dua etsin diye gidiyorum.”der. Neyse üçü de o meşhur şeyh Hemedani’nin (K.S) yanına giderler. Selam verdikten sonra sırata girerler ve sohbete başlarlar. Hemedani (K.S) hemen birinci adama dönerek senin sualin budur ve cevabın da budur ancak senin ahlakın ve ahirin iyi değil yani Allah’ın bir dostuna, ehline hakaret ettiğin için senin alnında küfür duruyor.”der. Öbür adama da aynı şekilde sualini cevabını vererek ; “sen de terbiyeni muhafaza etmediğin için ağzına kadar harama giriyorsun.”der. Ve son olarak Hikani’ye dönerek der ki: “ Sen Allah dostuna ehli edep olduğun için görüyorum ki bir zaman gelir sen çok yüksek bir dereceye kavuşursun. Sen o zaman dersin ki benim ayağım evliyaların omzunda olsun ve evliyalar da bu isteğini kabul eder.”der. Demek ki her zaman için büyüklere karşı hüsnü zan çok faydalıdır.

Bir gün meşhur bir âlim vardı. Bu âlim çok ilminde çok iyiydi. Fakat bu âlimde benlik vardı. Bir gün Norşin’e geldi. Beraberce sohbet ediyorduk. Konu Hz. Muaviye’den açıldı ve sohbet esnasında bu âlim Hz. Muaviye’ye dil uzattı hakaret etti. Ben dedim ki “sen hocasın.” Dedi ki “ Elhamdülillah.” Peki dedim. Hz. Muaviye (R.A) işgalci ise, kasıtlı olarak bir zulüm yapmışsa hâşâ imandan çıkmıştır, Resulü Ekremin şefaatinden, Allah’ın rahmetinden mahrum olmuştur (Hâşâ)” dedim. “ Eğer Rabbül Âlemin ona rahmet ederse, Resulü Ekrem ona şefaat ederse, Hz. Ali de onu af ederse, Muaviye de sana derse ki “ya günahkâr 1400 sene aramızda zaman geçmiş, sen niye benim aleyhimde, hakkımda konuşuyorsun.” Senin buna cevabın ne olur.” Durdu bunun üzerine bizimki. Dedim ki sizinle bizim aramızdaki fark budur. Biz sahabe-i kiram hakkında kötü düşünmüyoruz. Tabi ki demiyoruz bütün sahabeler masumdur. Çünkü masum tektir. Hangi sahabe olursa olsun biz hüsnü zannımızı onun hakkında kullanırız. Çünkü Rabbül Âlemin hüsnü zannı emretmiştir. Zaten biz hüsnü zannımızda bir sevap kazanırız. Eğer adam gerçekten öyle olmuşsa olmuştur olmazsa zaten kazanmışsızdır. Rabbül Alemin bana demiyor ki niye böyle yapıyorsun? Sen ilminle benimle konuşuyorsun. Hoca efendi sen Muaviye’yle zulüm olarak konuşuyorsun. Ben de sana cevap versem sen de başkalarına dersin ki bu şeyhler böyledir. Cahildir, bir şey bilmiyorlar, hemen küfür ediyorlar insana. Senin derdin budur. Eğer öyle olmasaydı sen buraya geliyorsun, Hz. Muaviye’ye dil uzatıyorsun ve bizden de buna destek bekliyorsun bu olmaz bir şeydir. Hoca efendi sizdeki tarih de yanlış yazıyor bunları.”

Vallahi arkadaş her şey hüsnü niyetle olsun. Faydası nasıl olursa olsun hüsnü niyetle öyle olsun.

Allah sizden razı olsun.

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*